30 Aralık 2011 Cuma

ÇİN-ÇİN

Sözleştiğimiz saatte açtık ve içtik. Şu anda bu likör  dünyanın kaç şehrinde içiliyor biliyormusunuz diye diye deli ettim herkesi.Cümleme başlar başlamaz kızlar tamam anne ya dediler.Ama olsun ben yinede söyledim.  


Bu sene yeni yılı evde geçireceğiz.Çekirdek aile başbaşa olacak.Gelen teklifler vardı ama dört kişi mutabakat sağlayamadığı için plan yapılamadı.

Arkasından konuşmak gibi olmasın ama  2011 'de fena geçmedi yani. Çok şükür sağlıkla huzurla bir yılı daha bitirmek üzereyiz.. Gelen yılın giden yılı  aratmadığı bir yıl olsun.

25 Aralık 2011 Pazar

HATIRLANACAKLARA BİR GÜN DAHA

Bu yıl İpek kızımla birlikte giden yıla veda gelen yıla merhaba partisi organize ettik.Cumartesi günü öğleden sonra yapılan hazırlıklar ile güzel bir sofra hazırlayıp bir kısmını önceden haberdar ettiğimiz bir kısmınıda son anda dahil ettiğimiz dostlarla paylaşarak çoğaldık.

2011 yılının şükürlerini, 2012 yılının dilek ve beklentilerini yazıp bir bir okuduk.Soframız mükellefdi ama resimleyecek fırsat olmadı niye derseniz bu evde herşey devletten bekleniyor kardeşim:)
En çokda ilk defa yaptığım iç pilavlı tavuk dolmasına hayıfanıyorum lakin tablo gibiydi.








19 Aralık 2011 Pazartesi

DİLİMİN UCUNDA KELİMELER

Nazlı kızımız 8.sınıf yani  ortaokul son sınıfta bizim zamanımızda sadece üniversitede olan yıllık ve kep töreni şimdilerde anasınıflarına kadar indiğinden ötürü bir mezuniyet töreni durumuda bizde hasıl olmuş durumda.Günler öncesinden randevu alıp pazar günü çekime gittik.
Şimdi herşey çok değişmiş desem ayıp olacak ama biz sütüdyoda resim çektirmeyeli gerçektende çok şey değişmiş.Birkaç kare resim çekilir içinden iki tanesini beğenir yarım saat bilemedin bir saatte işimizi halleder çıkarız diye düşünürken  stüdyoda  bizi bekleyen kuaför ve  makyözü görünce olayın ciddiyetinin farkına vardık.Bozuntuya vermeden paşa paşa beklemeye başladık saç baş makyaj derken çekime başlandı. Bir ciddiyet bir seremoni sorma gitsin.Meğerse olay öyle değil böyle imiş zira pazar gününün yarısını çekimle geçirmiş olduk.İş bununlada bitmedi bugün de çekilen resimlerin seçimiyle uğraştık.Buda güzel ay şuda güzel derken  yüzlerce resim içinden seçim yaptık.Yorulduk diycem ama daha bunun lisesi var üniversitesi var e birde arkadan gelen İpeklisi var...


11 Aralık 2011 Pazar

PORTAKAL ORDA KAL




  önce leylakdalında sonrada tarifin ve etkinliğin sahibi bestede  görünce hemen dahil olmak istedim.30 Aralık saat 21.00'de açıp içeceğiz bekleriz efendim... 

8 Aralık 2011 Perşembe

CINGILBEL

Yılın son ayı bizim ailenin en sevileni.Ağacımızı süsledik elimizdeki tüm kırmızı ve ışıklı malzemeyi değerlendirdik.Toplanan kozalaklarıda unutmadık .Biz hazır sayılırız
Sadece Noel Baba hediye getirecek olursa diye bacayıda temizlesemiydik acaba?...




23 Kasım 2011 Çarşamba

İLK ÇEYREK

 Sonbahar günleri tüm renkleriyle gözleri şenlendirirken blog sahibi ve eşi evliliklerinin 15. yılını  kutladı.Güzel bir akşamda geçmişin muhasebesini geleceğin planlarını konuştu. Hatırlayıp güldü kimi zaman da hüzünlendi. Ama hep çok sevdi...  






10 Kasım 2011 Perşembe

1 Kasım 2011 Salı

BİR ONBİR






Bu yılın ilk performans ödevini bitirip hayranlıkla izledi.Öncesinde yetiştiremiycem diye bir hafta kadar canıma okusada bu akşam itibariyla albümü hazırladı.
Bizim evde veli pozisyonunda olan şahıslar olarak  fikir ve öneri dışında başkaca bir yardımımız  olmuyor.Zaman zaman acaba bizde yada bizim çocuklarda bir tuhaflık mı var diye düşünmüyor da değiliz zira çevremizdeki veli milleti ödev bizzat  kendilerine verilmiş gibi gayet bilimsel çalışmalar yapmaktalar ve bu durumu o kadar abartanlar varki içten içe hem sinir oluyorum hemde çok gereksiz görüyorum.

Biz zamanında ödevimizi yaptık kardeşim herkes üstüne düşeni yapsın ama değilmi?... 

31 Ekim 2011 Pazartesi

GÜNDEMİN HİSSİYATI

Ne kadarda zor geçen bir aydı.Önce hayatını baharında noktalayan 24 fidan, ardından 7.2'lik Van-Erciş depremi Uzaktan uzağa yüreğimiz yangın yeri iken ya ateşin düştüğü yerlere ne demeli nasıl avutmalı...
Zor zamanlardayız vesselam ama keşke herkes  gözyaşının renginin olmadığını anlasa artık.

Cumhuriyet Bayramımızın 88.yılı ise fırsattan istifade kutlanılmadı.Sanki çalgı çengi yada dansözle kutluyormuşuz gibi.
Hadi resepsiyonlar neysede resmi geçit törenlerinin iptali manidar olsa gerek.(Buda 2011 yılının Ekim ayına tarihi bir not olarak düşsün dedim)


Kasvetli günlerin kaçış noktası benim için Küçük Mucizeler dükkanı oldu.Hayatın içinden dört güçlü kadının umut,direnç  ve dostluğun iyileştirici gücüne dayanan sıcacık hikayesi ile  kendimi oyaladım.Çokda iyi geldi su gibi akıp gitti. 

Bu ayda böylece bitsin gitsin artık.

Güzel bir Kasım ayı olsun hepimiz için...

18 Ekim 2011 Salı

ERKEN AMA OLSUN

Sonbahar günleri derken birden kendimizi kışın kucağında buluverdik.Kar yağmadı ama yağmış kadar oldu.Hani kışı seviyoruz dedik ama ev sıcakken demeyi unuttum sanırım.Zira evimiz  buz gibiydi.Koca bir yazı geçirip doğalgaz dönüşüm işlerini bugünlere bırakan sayın yetkililerin kulaklarını bir hayli çınlatmış olsakta bunun bize bir faydası olmadı.

Hal böyle olunca akşamları mutfaksal faaliyetler biter bitmez battaniyeyi alan bir köşeye büzüştü.Sabahları kimse yataktan kalkmak istemedi kızlar yorganın altından okul  kıyafetlerini giyindi.

Neyseki bugün itibariyle evimizin eski sıcaklığına kavuşmuş bulunmaktayız.Zaten yarından itibarende pastırma sıcakları geliyormuş ama olsun evimiz sıcak olsunda varsın gelsin değilmi ama ...

27 Eylül 2011 Salı

EYLÜLDENDİR

Tatil günleri nihayet bulunca çekirdek aile hooop değiş tonton diyerek eğitim günlerine geri döndü.Sabah 06.45 itibari ile kalkıp kahvaltı hazırlarken bir yandanda haydi demeye başlıyorum.Yaklaşık yarım saat boyunca bu kelimeyi kaç kere söylediğime ben bile inanamıyorum.Malum okul sezonuyla birlikte hastalık mevsiminide açmış bulunuyoruz.İpek kızımız sabah yutkunamıyorum anne galiba bademciğim büzüşmüş dedi.Gün boyuncada bir yudum su bile içememiş .Nazlı kız dersen çok sinirli bayram sonrası yaptığımız planla dersaneyi asması epeyce sıkıntı yaşattı.  Telafi edebilmek için nerdeyse dersanede yatacaktı. tabii sorumlusu bizmişiz öyle diyor kendisi lakin bizde atalarımızdan dem vurup bıldırki hurmalar diye başlıyoruz...:))

Ne yalan söyliyeyim akşam olup ta erkenden  odalarına çekilince gazete kitap fonda da  hafif müzik değmeyin keyfimize ...


21 Eylül 2011 Çarşamba

YAZ BİTERKEN



Bugün akşam üstünden beri gökgürültülü sağnak yağmur var. Bizim buralarda Sonbahar günleri resmen başlamış bulunmakta. Nasıl olsa bugün kornişon turşumuda kurdum kış gelebilir artık biz hazırız.
Her ne kadar etrafta  yaza veda depresyona merhaba teraneleri yapılsada  ben kulak asmıyorum zira kış insanıyım ben...
Yaz mevsimine son noktayı Bozcaada görüntüleriyle koyarken  sonbahardan payımıza düşeceklere razı yolumuza devam diyelim...

19 Eylül 2011 Pazartesi

GÜNLER GEÇERKEN



Eylül geldide geçiyor  bile,hava hafiften serinletti,okul açıldı kitap defter kaplandı.Ufak ufak kış hazırlıkları yapıldı.Aklımda şeftali reçeli var onuda şeftaliler bitmeden yapmak arzusundayım.

25 Ağustos 2011 Perşembe

AĞUSTOS BÖCEĞİ Mİ??

Hayatımız sadece yiyip içip gezmekle sınırlı değil elbet.Bir yandan da bant işlemekte.Hafta sonu yapılan pazar alışverişi ile birlikte  kışa hazırlık çalışmaları başlamıştır.








24 Ağustos 2011 Çarşamba

VARDI YIKILDI (ANLADIN SEN ONU)

Bol misafirli dolu dolu günler geçirdik.Misafir dediysem lafın gelişi öyle lakin uzaktaki aile efradıydı gelenlerimiz.Hareketli ve keyifli zamanları hep birlikte paylaştık.Şehrimizde gezip görülecek yerler sınırlı olunca Edirne 'yi de  tur programına dahil ettik.
Birinci gün gezimiz Uçmakdere-Mürefte-Şarköy hattıyla başlıyor.Evde yapılan sıkı bir kahvaltının ardından yola düşüyoruz.Yemyeşil doğa ve ayçiçek tarlaları eşliğinde keyifle ilerlerken yol boyunca satılan sebze ve meyvelerin tadına bakmayıda ihmal etmiyoruz.Uçmakdere köyünde kısa bir turdan sonra sahilinde çayımızı yudumlayıp yola devam ediyoruz.
Bundan sonraki yolumuza zeytin ağaçları eşliğinde devam edip Mürefte'ye varıyoruz.Burda Türkiyenin ilk ve tek Şarapçılık müzesi olan Kutman Şarap Müzesini gezip Şarköye doğru yolumuza devam ediyoruz.
Şarköy Marmaranın mavi bayraklı plajına sahip küçük sevimli bir tatil beldesi.Biz daha çok sezon dışında gitmesini sevsek de deniz ve güneşi sevenler için gayet hoş bir yer.Yeme içme derseniz bu güzergah için çok iyi şeyler söyleyemem.Biz herşeyimizi evden aldık.

İkinci gün programımız Edirne.Tarihi dokusuyla kendine hayran bırakan kimlikli bir şehir.Her gidiş gelişimde biraz daha seviyorum bu şehri.Sabahtan yola çıkıp kahvaltıyı Meriç kenarında bulunan kır bahçelerinden birinde yaparak gezimize başladık.Önce Sultan II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesini geziyoruz.Sıkılmadan gezilecek ferah ve temiz bir müze özellikle çocuklar keyifle ve merakla her bir köşesini gezdi.Hemen müzenin yakında bulunan Kırkpınar Meydanınıda görüp Selimiye Camii'ye doğru yola koyulduk. Dahiane yapısıyla, ihtişamıyla, büyüsüyle bir kez daha hayran kaldık.
Bu kadar gezdikten sonra karnımız acıktı tabii.Edirne'de ne yenir derseniz tabiiki tava ciğeri.Ne alınır derseniz Keçecizade'den badem ezmesi
Hal böyle...
gelenler gidenler yaşananlar akılda kalanlar
Boşa değil işte hayat paylaşınca güzel la la la la la.....
Paylaşıp çoğalınca güzel..... 


5 Ağustos 2011 Cuma

Durup durup resimlere bakıyorum.Yenide bir karar aldım her gezi sonrasında hoşumuza giden pozları bastırıp albüme yerleştiriyoruz.Eski usul yani çevire çevire bakıyoruz.
Bu gün Nazlı kızımın sınav sonucu açıklanacak netice aşağı yukarı belli olsada onun yüreği pır pır bizimkini hiç söylemiyorum... 






29 Temmuz 2011 Cuma

O ŞELALE SAÇLARA

  

Çok sıcak ama olsun evimizin tadı ve de tuzu şükürler olsun yerine geldi.




Bir haftalık sessizlik yerini yeniden gülüşmelere didişmelere arada çığlıklara bıraktı.Böyle iyiydik demek isterdim lakin kazın ayağı öyle değil.Allah kimseyi dalsız budaksız bırakmasın.



Şimdilerde günlerimiz kızlar evde biz işte şeklinde geçmekte.Yapılacak çok işim var ev göçüp gitmekte ama bana henüz iş yapacak şevk gelmiş değil.Nasıl gelecek onuda bilmiyorum ya...



20 Temmuz 2011 Çarşamba

P i K n İ k









    İçmeden sarhoş olduk desem olur mu acaba? ...

19 Temmuz 2011 Salı

İNSAN OĞLU KUŞ MİSALİ

Biz döndük.Ayağımız tozuyla kızları alıp anneanne dede evine bıraktık.Şimdi bir Köroğlu bir ayvaz modundayız.Tatilimiz rüya gibi geldi ve geçti bol resim var zira ne zamandır istediğim fotoğraf makinasını alınca çift makina çektikçe çektik.Bu resimler emektar makinamızınki ayıp olmasın diye önceliği ona verdim.Nede olsa bunca yıllık hatırı var.
Gezdik gördük güldük eğlendik az yesekte çook içtik.Ama en önemlisi sevdiklerimizle uzun zaman geçirdik.
E buralarıda özledik tabii...



1 Temmuz 2011 Cuma

DÜŞ GEZGİNLERİ


Biz Stokholm yolcuları hedefe vardık.Anlatacak resmedilecek çok şey var.Hava güzel şehir muhteşem
Ne desem boş herşey insan için gerisi sadece teferruat.

21 Haziran 2011 Salı

YUSUF YUSUF

    Hayat hızla akıp giderken payımıza düşenleri hatırlamak babında naçizane notlarıma epeyce ara vermişim.Lakin bu araya az şeyide sığdırmadık değil yani.


    SBS kabusunun bu seneki kısmını atlattık.Nazlı kızımın sınavdan çıkışıyla akıttığı yaşları silerken sayın yetkililerin kulaklarını bir hayli çınlattık.Sonuçlara bakıp bu senede emeğinin karşılığını aldığını görünce oda rahatladı bizde seneyede allah kerim  
İpek kızda karnesini alıp kendini oyuna vurdu.Nerdeyse tüm gün sitenin bahçesinde eve en son giren kişi kendileri oluyor.

    Bu arada birde seçim atlatmış olduk. Değişen hiçbirşey yok, söylenecekde zira yurdum insanı herşeyden memnun imiş durum bundan ibarettir.

    Havalar iyice ısındı izin vaktimizde geldi.Yazarken  tırsıyorum ama biz haftaya Stockholm yolcusuyuz.
 

24 Mayıs 2011 Salı

DÜŞTÜK YOLARA YOLLARA



19 Mayıs Peşembeye gelir ise cuma da tatile dahil edilir yollara düşülür.Plan program günler öncesinden hazırlanır gezilecek, görülecek, yenilecek, içilecek ve kalınacak yerler bir bir not defterine yazılır.Valizler ve  yolluklarda hazırsa tutmayın gayri bizi.




İpek kızın okuma bayramının ertesi sabahı saat 08.00 itibariyle tekerleğimiz döndü.İstikamet Malkara Keşan üzeri Gelibolu.400 yıllık tarihi olan Gelibolu Mevlevihanesini gezmekle programımıza başlayacaktık.Lakin kapısından dönmek zorunda kaldık çünkü kapalıydı.Yetkililerin kulaklarını bir hayli çınlatarak Çanakkale Şehitliklerine doğru yola koyulduk.Bigalı köyünden başlayarak tüm şehitliği dolaşıp Eceabattan Çanakkale merkeze ulaştık.
Çanakkale de Çimenlik Kalesi,Nusret mayın gemisi, saat kulesini gördükten sonra Aynalı Çarşıya girdik.Yurdum satıcıları Çin  mallarının tüm çeşitlerini  buraya da getirmeyi başarmış.Şehrin dokusuna uygun hediyelik bir şeyler alayım derseniz çarşının çıkış kapısının yüz metre ilerisinde bulunan dükkandan orjinal el işi olan çömleklerden alabilirsiniz.
Akşam yemeği için notlarımda sahideki Yalova Restaurantta ızgarada defne yapraklı akya balığı yenilecek dedyisem de bu balığın mevsimi olmadığı için vede tutum ve davranışlardan pekde hoşlanmadığımız için bir kapıdan girip diğerinden çıktık.Onu yesek bunumu yesek derken meydanda mis gibi kokan balık ekmek yerken bulduk kendimizi.Kızlarda tercihini kumpirden yana kullanınca açlık sorunumuz çözülmüş oldu.
Kapısında asılı renk renk sarkaçlarla ilgimi çeken küçük ve sevimli kafede birer  kahvemizide içerek günü noktaladık.Karnımız tok sırtımız pek konaklayacağımız mekana gittik.Yatağa uzanan direk uykuya daldı.
Sabah kahvaltının ardından yolumuzun üzerinde olan Troya yı gezdik.Ardından Ezine Ayvacık üzeri Küçükkuyuya inerken 1 km içeride olan Yeşilyurt Köyüne vardık.İda dağlarına yaslanmış yeşillikler içindeki eski bir Rum köyü olan bu şirin masal diyarına hayran olduk.Eski evlerden bir kısmı butik otel olarak hizmet veriyor ama oda sayıları sınırlı olduğundan dolayı aylar öncesinden rezervasyon yapmak gerekiyor.Nitekim ben çok uğraşmama rağmen yer bulamadım.
Keyifle her bir köşesini dolaştıktan sonra köy meydanındaki bakkalın tavsiyesi ile "Nurşen Ablanın Yeri" inde patlıcanlı gözleme ve ayranımızı içtik.Küçük temiz ve sevimli bir aile işletmesi fiyatlarıda uygun.
Bir gece kalamadık diye hayıflanarak köyden ayrıldık.
Bir sonraki durağımız Zeus Altarı ve Adatepe Köyü  bu köyde aynen Yeşilyurt Köyü gibi eski bir Rum köyüymüş.Taş evleri dar sokakları her bir kapıyı penceryi resimleyerek dolaştık.Ardından Tahtakuşlar Köyünde bulunan müzeyi,Ozan Ali Ekber ÇİÇEK'in kabrinide zyaret ettikten sonra günü sonlandırıp Altınolukdaki konaklama yerimize ulaştık.
Sabah kahvaltıyı yine Yeşilyurt Köyünde yapıp Assos'a doğru yola koyulduk.Behramkaleyi gezip antik limana inerek çok defa başkalarının anlatımlarında duyduğumuz yerleri kendi gözlerimizle görmenin mutluluğuyla dönüş yoluna geçtik.
İki günlük dolu dolu gezimizle bedenimizi ruhumuzu tazeledik.Anlaşılacağı üzere biz yine para yerine bir dolu anı biriktirdik...

23 Mayıs 2011 Pazartesi

"HEP BÖYLE KAL" OLUR MU ÇİÇEĞİM?

İpek kızın  mühim bir gününü daha geride  bıraktık.
Pır pır eden yüreğinin sesi,bitmeyen çocuk heyecanı ile anne ve babasının gözünden bir dolu bulut geçirdi.  















16 Mayıs 2011 Pazartesi

RENGARENK

Nihayet bahar geldi zira iki gündür sarı sabahlara uyanmaktayız.Bahar gelirde biz dururmuyuz hemen balkon faaliyetlerine başladık.Yıkandı paklandı saksılar boşaltıldı topraklar yenilendi.Rengarenk çiçekler hem saksıları hem gözlerimizi şenlendirdi. 
Bu sezon ot işinede girdim.Geçen hafta kekik,nane,dereotu,tere ve frenk soğanı ektim.Tereler çıktı bile öyle  sevimlilerki gidip gelip seviyoruz. 

13 Mayıs 2011 Cuma

E GEL ARTIK


   Gelmeyen yaza inat bizde kış menülerine devam ediyoruz.Akşamdan yapılan nohutun yanına pilav salata birde  yoğurt  kondu.Çiçeklerde İpek kızdan ama iki dal kopartmış çünkü çiçekler dalında güzelmiş.

7 Mayıs 2011 Cumartesi

VARSIN OLMASIN CÜZDANIMDA MİLYONLAR

Ama olmazki be ya  iyiyki ot mot ekicez dedik gök delindi sanki yağmur fırtına nerdeyse kar yağacak ekmeyi bırak balkonda iki dakika titremeden durmak bile imkansız.

Bu sabah da aynı havayla uyanınca İpek kızımın kafası iyice karışmış olacakki ilk cümlesi "anne biz kışa geri mi dönüyoruz" oldu.
Gerçi hatırlıyorumda çocukluğumda da her hıdrelezde hava kötü olurdu.Ama yinede ısrarla bütün gereklerini yerine getirirdik.Akşamından ateşler yakılır üstünden atlanır.Dilekler dilenir bahçelerdeki gül ağaçları en itibarlı akşamını yaşarken bütün mahalle birbirinin ne dilediğini merak ederdi.

Kızlara bu seramoniyi anlatırken baktım heveslendiler haydi bizde yapalım dedim en azından dilek kısmını yapabiliriz.Ama sonra sofra topla bulaşıkları hallet derken bizim dilek işi güme gitti.Baktım ev halkı yatay pozisyon almış.
Dileklerimizi bu soğuk havada gül diplerinde eşelenmeden   Sevgili Hızıra burdan iletelim istedim.
En başta sağlık diliyorum yanındada huzur, para pulda gözüm yok anı biriktirelim yeter.     

2 Mayıs 2011 Pazartesi

ERGUVAN ZAMANI


Şehrimizin erguvanları çiçeğe durdu gerçi İstanbul Boğazına yakıştığı kadar başka bir yere ne kadar yakışır tartışılır amma idare edicez gayrı.

   Arayı epeyce uzattım lakin blog yasağını sanırım en çok ben yaşadım nedendir bir türlü anlayamadım ama herkes yazarken ben ancak ara ara okuyabildim.
Neyseki şükür kavuştuk deyip kaldığımız yerden hayat tadında yazılara devam diyelim.
  Yaklaşık iki aylık zaman diliminde  mevsimsel hastalıkları birimiz aldık birimiz bıraktık evde sürekli bir devir daim vardı.Son noktayı kriptik tonsilit tanısı ile bendeniz koydum derken bu gün itibariyle evimizin er kişisi yatak yorgan yatmakta.

  Evin ergen kızı SBS kabusunun son bir aylık düzlüğüne girmiş bulunmakla birlikte okul ve dersane arasında mekik dokumakta.Sinir stres gerginlik had safhada veli olarak bizde deli olmazsak iyi...

  İpekli kızımızda  yoğun bir halde okuma bayramına hazırlanıyor.Öğretmeni sunuculuk görevinide ona vermiş çünkü diksiyonu çok güzelmiş.Her gün kumanda yada saç fırçası elinde prova yapmakta.

  Bahar birtürlü gelmek bilmeyince bizimde balkon sezonumuz henüz açılamadı.Bu sene saksıların bir kısmına kekik,feleğen tarzı ot mot ekesim var.Fikrimi duyan eşim bir kasada yeşil soğan ek diyerek dalga geçsede ben çok ciddiyim.Hemen yarın tohumları çimleyeceğim.
   İşler güçler aynı şekilde devam etmekte.Arada ipin ucunu kaçırdığımız oluyor ama bereket çabuk toparlıyoruz.İş oluyorda sıra insan ilişkilerine gelince biraz çuvvallıyoruz galiba.Oysaki biz paylaştıkça çoğalmaktan yanaydık...
    

10 Mart 2011 Perşembe

SÜRÜNÜYORUM

Domuz keçi gergedan bilumum gripleri ailece hakkını vererek geçirdik.Hatta karı koca  yılan gibi süründük.Buda demek oluyorki yılan gribinide savmış olduk.Biz alçak sürünmedeyken birde bloglara inme inmiş.Şaşırmıyorum ama üzülüyorum.Orası burası karıştırıken önbellekten girdim ama postu yayınlayabilecekmiym bir deniyeyim dedim.

24 Şubat 2011 Perşembe

SIRADAKİ GELSİN

Ben demiştim hatta  yazmıştım daha adı sanı duyulmadan keçiliğinden bahsetmiştim gribin.
Anlaşılacağı üzere grip mikrobu evimizde arzı endam etmekte.İpek kızım üç gündür ateş öksürük ve mide bulantısı eşliğinde yattı. Bu gün kendini daha iyi hissettiği için okula gitti.Nazlı kız da hapşırık tıksırıkla gitti okula.
Sabah sohbetimiz sıradaki grip mikrobunun adı üzerineydi.Kertenkele yada gergedan gribi olabilir diye fikirler atıldı ortaya.İpek en çok gergedan gribine güldü.

   Hava karanlık ve soğuk usul usul yağmur yağıyor. Ama bizim ev bahar tadında çünkü İpeğin sümbülleri açtı.Bütün ev misler gibi kokmakta...

18 Şubat 2011 Cuma

AÇIL SÜMBÜL AÇIL



Yok yok anlaşıldı bu bünyeye izin mizin lazım değilmiş.Kırkyılın başı evde sakin bir beşgün geçirecektim güya ama ikinci günden sonra İpektoşun öğretmeni hastalanınca ve haftasonuna kadarda raporlu olunca benim hayaller yine suya düştü. 
  evde sıkıldım anne, hadi dışarı çıkalım, ben acıktım,evcilik oynayalım mı?, biraz benimle ilgilenirmisin diyen evin cücesiyle uğraşıp durdum.
Birlikte pazardan sümbül aldık iki tane olmalıymış  kendisi besleyip hergün onlara kitap okuyacakmış.Gidip gelip susamışlarmıdır su dökeyimmi  diye deli etti bizi.
 Herşeye rağmen koşturmadan kahvaltı hazırlamak,ev halkını sabah uğurlayıp akşam kapıda karşılamak çook güzeldi.