24 Mayıs 2011 Salı

DÜŞTÜK YOLARA YOLLARA



19 Mayıs Peşembeye gelir ise cuma da tatile dahil edilir yollara düşülür.Plan program günler öncesinden hazırlanır gezilecek, görülecek, yenilecek, içilecek ve kalınacak yerler bir bir not defterine yazılır.Valizler ve  yolluklarda hazırsa tutmayın gayri bizi.




İpek kızın okuma bayramının ertesi sabahı saat 08.00 itibariyle tekerleğimiz döndü.İstikamet Malkara Keşan üzeri Gelibolu.400 yıllık tarihi olan Gelibolu Mevlevihanesini gezmekle programımıza başlayacaktık.Lakin kapısından dönmek zorunda kaldık çünkü kapalıydı.Yetkililerin kulaklarını bir hayli çınlatarak Çanakkale Şehitliklerine doğru yola koyulduk.Bigalı köyünden başlayarak tüm şehitliği dolaşıp Eceabattan Çanakkale merkeze ulaştık.
Çanakkale de Çimenlik Kalesi,Nusret mayın gemisi, saat kulesini gördükten sonra Aynalı Çarşıya girdik.Yurdum satıcıları Çin  mallarının tüm çeşitlerini  buraya da getirmeyi başarmış.Şehrin dokusuna uygun hediyelik bir şeyler alayım derseniz çarşının çıkış kapısının yüz metre ilerisinde bulunan dükkandan orjinal el işi olan çömleklerden alabilirsiniz.
Akşam yemeği için notlarımda sahideki Yalova Restaurantta ızgarada defne yapraklı akya balığı yenilecek dedyisem de bu balığın mevsimi olmadığı için vede tutum ve davranışlardan pekde hoşlanmadığımız için bir kapıdan girip diğerinden çıktık.Onu yesek bunumu yesek derken meydanda mis gibi kokan balık ekmek yerken bulduk kendimizi.Kızlarda tercihini kumpirden yana kullanınca açlık sorunumuz çözülmüş oldu.
Kapısında asılı renk renk sarkaçlarla ilgimi çeken küçük ve sevimli kafede birer  kahvemizide içerek günü noktaladık.Karnımız tok sırtımız pek konaklayacağımız mekana gittik.Yatağa uzanan direk uykuya daldı.
Sabah kahvaltının ardından yolumuzun üzerinde olan Troya yı gezdik.Ardından Ezine Ayvacık üzeri Küçükkuyuya inerken 1 km içeride olan Yeşilyurt Köyüne vardık.İda dağlarına yaslanmış yeşillikler içindeki eski bir Rum köyü olan bu şirin masal diyarına hayran olduk.Eski evlerden bir kısmı butik otel olarak hizmet veriyor ama oda sayıları sınırlı olduğundan dolayı aylar öncesinden rezervasyon yapmak gerekiyor.Nitekim ben çok uğraşmama rağmen yer bulamadım.
Keyifle her bir köşesini dolaştıktan sonra köy meydanındaki bakkalın tavsiyesi ile "Nurşen Ablanın Yeri" inde patlıcanlı gözleme ve ayranımızı içtik.Küçük temiz ve sevimli bir aile işletmesi fiyatlarıda uygun.
Bir gece kalamadık diye hayıflanarak köyden ayrıldık.
Bir sonraki durağımız Zeus Altarı ve Adatepe Köyü  bu köyde aynen Yeşilyurt Köyü gibi eski bir Rum köyüymüş.Taş evleri dar sokakları her bir kapıyı penceryi resimleyerek dolaştık.Ardından Tahtakuşlar Köyünde bulunan müzeyi,Ozan Ali Ekber ÇİÇEK'in kabrinide zyaret ettikten sonra günü sonlandırıp Altınolukdaki konaklama yerimize ulaştık.
Sabah kahvaltıyı yine Yeşilyurt Köyünde yapıp Assos'a doğru yola koyulduk.Behramkaleyi gezip antik limana inerek çok defa başkalarının anlatımlarında duyduğumuz yerleri kendi gözlerimizle görmenin mutluluğuyla dönüş yoluna geçtik.
İki günlük dolu dolu gezimizle bedenimizi ruhumuzu tazeledik.Anlaşılacağı üzere biz yine para yerine bir dolu anı biriktirdik...

23 Mayıs 2011 Pazartesi

"HEP BÖYLE KAL" OLUR MU ÇİÇEĞİM?

İpek kızın  mühim bir gününü daha geride  bıraktık.
Pır pır eden yüreğinin sesi,bitmeyen çocuk heyecanı ile anne ve babasının gözünden bir dolu bulut geçirdi.  















16 Mayıs 2011 Pazartesi

RENGARENK

Nihayet bahar geldi zira iki gündür sarı sabahlara uyanmaktayız.Bahar gelirde biz dururmuyuz hemen balkon faaliyetlerine başladık.Yıkandı paklandı saksılar boşaltıldı topraklar yenilendi.Rengarenk çiçekler hem saksıları hem gözlerimizi şenlendirdi. 
Bu sezon ot işinede girdim.Geçen hafta kekik,nane,dereotu,tere ve frenk soğanı ektim.Tereler çıktı bile öyle  sevimlilerki gidip gelip seviyoruz. 

13 Mayıs 2011 Cuma

E GEL ARTIK


   Gelmeyen yaza inat bizde kış menülerine devam ediyoruz.Akşamdan yapılan nohutun yanına pilav salata birde  yoğurt  kondu.Çiçeklerde İpek kızdan ama iki dal kopartmış çünkü çiçekler dalında güzelmiş.

7 Mayıs 2011 Cumartesi

VARSIN OLMASIN CÜZDANIMDA MİLYONLAR

Ama olmazki be ya  iyiyki ot mot ekicez dedik gök delindi sanki yağmur fırtına nerdeyse kar yağacak ekmeyi bırak balkonda iki dakika titremeden durmak bile imkansız.

Bu sabah da aynı havayla uyanınca İpek kızımın kafası iyice karışmış olacakki ilk cümlesi "anne biz kışa geri mi dönüyoruz" oldu.
Gerçi hatırlıyorumda çocukluğumda da her hıdrelezde hava kötü olurdu.Ama yinede ısrarla bütün gereklerini yerine getirirdik.Akşamından ateşler yakılır üstünden atlanır.Dilekler dilenir bahçelerdeki gül ağaçları en itibarlı akşamını yaşarken bütün mahalle birbirinin ne dilediğini merak ederdi.

Kızlara bu seramoniyi anlatırken baktım heveslendiler haydi bizde yapalım dedim en azından dilek kısmını yapabiliriz.Ama sonra sofra topla bulaşıkları hallet derken bizim dilek işi güme gitti.Baktım ev halkı yatay pozisyon almış.
Dileklerimizi bu soğuk havada gül diplerinde eşelenmeden   Sevgili Hızıra burdan iletelim istedim.
En başta sağlık diliyorum yanındada huzur, para pulda gözüm yok anı biriktirelim yeter.     

2 Mayıs 2011 Pazartesi

ERGUVAN ZAMANI


Şehrimizin erguvanları çiçeğe durdu gerçi İstanbul Boğazına yakıştığı kadar başka bir yere ne kadar yakışır tartışılır amma idare edicez gayrı.

   Arayı epeyce uzattım lakin blog yasağını sanırım en çok ben yaşadım nedendir bir türlü anlayamadım ama herkes yazarken ben ancak ara ara okuyabildim.
Neyseki şükür kavuştuk deyip kaldığımız yerden hayat tadında yazılara devam diyelim.
  Yaklaşık iki aylık zaman diliminde  mevsimsel hastalıkları birimiz aldık birimiz bıraktık evde sürekli bir devir daim vardı.Son noktayı kriptik tonsilit tanısı ile bendeniz koydum derken bu gün itibariyle evimizin er kişisi yatak yorgan yatmakta.

  Evin ergen kızı SBS kabusunun son bir aylık düzlüğüne girmiş bulunmakla birlikte okul ve dersane arasında mekik dokumakta.Sinir stres gerginlik had safhada veli olarak bizde deli olmazsak iyi...

  İpekli kızımızda  yoğun bir halde okuma bayramına hazırlanıyor.Öğretmeni sunuculuk görevinide ona vermiş çünkü diksiyonu çok güzelmiş.Her gün kumanda yada saç fırçası elinde prova yapmakta.

  Bahar birtürlü gelmek bilmeyince bizimde balkon sezonumuz henüz açılamadı.Bu sene saksıların bir kısmına kekik,feleğen tarzı ot mot ekesim var.Fikrimi duyan eşim bir kasada yeşil soğan ek diyerek dalga geçsede ben çok ciddiyim.Hemen yarın tohumları çimleyeceğim.
   İşler güçler aynı şekilde devam etmekte.Arada ipin ucunu kaçırdığımız oluyor ama bereket çabuk toparlıyoruz.İş oluyorda sıra insan ilişkilerine gelince biraz çuvvallıyoruz galiba.Oysaki biz paylaştıkça çoğalmaktan yanaydık...