30 Aralık 2009 Çarşamba

GERİ SAYIM

Hay allahım kaç kere oturup kalktım bilgisayarın başına bilmiyorum.
Evin Nazlısı anne şu soruya bir bakarmısın ?
İpeklisi uykum geldi bana kitap okurmusun anne ?
Evin beyi hayatım çay oldumu ?
En sonunda orta yollu bir isyanla birlikte "benim bu evde kendime ayıracak zamanım olmayacakmı allah aşkına" cümlesi kurulunca baktım evin cüceleri tırıs tırıs yataklarına evin beyide dosyalarının başına geçti. Bende gecenin bu saatinde anca huzura ermiş oldum.Üstelik eşimin getirdiği bir bardak tavşankanı çay eşliğinde yazımı yazmaktayım.

Yeni yıl akşamı için organizasyon tamam sıra menüde.Kafamda birşeyler oluşturdum.Daha kızların hediyelerini almadım sanırım yine herşey son ana kalacak.Neyseki ne alacağımı biliyorum.Annem ve babam yarın gelecek bu yüzden biraz rahatım galiba.Ama heyecanımda çok.uzun zamandır aile bireyleriyle birlikte yeni yılı karşılamamıştık.Hadi bakalım İstanbul ekibi 2009 ' u uğurlarken 2010 yılını coşkuylu,umutla karşılayalım.

28 Aralık 2009 Pazartesi

ORGANİZE İŞLER BUNLAR

Öncelikle doğum günümde beni yalnız bırakmayan yorumuyla,kartıyla,mesajıyla,hediyeleriyle günüme anlam katan herkese teşekkürlerimi sunuyorum.


Sizleri bilmem ama biz hala Yılbaşı Programı yapamadık. Öylemi böylemi derken kabileyi bizim eve toplama fikri geldi aklıma ev halkıda onay verince girişimlere başladım.İki gündür telefonlardayım yahu bu organizasyon işleri nede zormuş.Kesin sonuçlar yarına belli olacak.Hazırlıklara ona göre başlanacak...

26 Aralık 2009 Cumartesi

BU GÜN BENİM ........

Bugün benim doğumgünüm sevmekten usanmadığım bir eşim, tadına doyum olmayan iki kızım var. Yaş kemale eriyor otuzlu yaşların son demlerindeyim.Ama seviyorum ben bu yaşları.Ruhuma uygun zamanlardayım.İyiki varım iyiki olduğum yerdeyim.

24 Aralık 2009 Perşembe

BİZDEN



Nasıl güzel yağdı yağmur usul usul yıkadı herşeyi ruhumu bile yenilendim sanki.Arkasından birde kar yağsa İpektoşum her sabah heyecanla pencereye koşup hüsrana uğruyor yavrum.Hem yeni yıl karsız olurmu canım.Lütfen kar yağsın



Ağacımızı süsledik cama yanıp sönen ışıklarımızı taktık.Balkondan sarkıp sarkıp nasıl yandıklarına baktık.Bu sene daha çok süsüleyecekmişiz evin cüceleri öyle buyurdu.



Kızlar hediyelerimizi almış ama dayanamayıp bize gösterdiler.Bana küpe babaya eldiven almışlar.Tekrar paketleyip ağacın altına koyduk. Bilmiyormuş gibi yapacakmışız.



Henüz Yeni yıl akşamı için programımız belli değil.İki seçenekten biri olacak.Bu arada evdeki bilgisayar çöktü.İşyeride çok yoğun uzak kaldım Blog aleminden.Üstelik yazacaklarda birikti yeni yıl umutları geçen yıl değerlendirmesi hepsi beni bekliyor.



11 Aralık 2009 Cuma

SEVİYORUM ULEYNNN




















Yılın en sevdiğim günleri başlamış bulunmakta günler kısaymış hava soğukmuş ne gam ben yinede seviyorum işte.Hem doğumgünümde bu ay benim ama ben en çok yeni yıl geldiği için heyecanlanıyorum.Yılbaşı gecesi özel geçsin isterim günler öncesinden hazırlanmak,sevdiklerime kartlar yazmak küçük hediyeler alıp paketlemek hep iyi gelmiştir bana.Ben özel günleri seviyorum arkadaş bayramdı,yeni yıldı, doğum günüydü hepsi hayata renk katar diye düşünüyorum.



"Çok anlamsız.Benim için diğer günlerden bir farkı yok"diyenlerede GICIĞIM



Bizim bebelerle kartları hazırladık çoğunuda kendimiz yaptık.Zarflara minik hediyeler koyduk. kampanyamızın kolisini karınca kararınca hazırladık. Ellerine ulaştığında duyacakları sevinci kalbimizde hissederek.



8 Aralık 2009 Salı

ANNE ELİ DEĞMİŞ











Dedemizle babaannemiz geldi.hemde ne gelmek elleri kolları dolu dolu
Kızlarla benim en sevdiğimiz zamanlardandır bu koli açmalar İpektoş Nazlı ve ben üç elden tadına baka baka açtık paketleri kavanozlara koyup yerleştirdik dolabımıza
Kendi elleriyle özenle hazırlamışlar en tazesinden en doğalından mis gibi erzakları, kurutulmuş dolmalıkları, cevizleri, bademleri, pestilleri,turşuları, sosları
Biz açtıkça mutlandık, onlar bizi izledikçe keyiflendiler.
Allah onlara sağlıklı ömür versin bizede kolileri açacak keyif...

4 Aralık 2009 Cuma

ÇOÇUK GÜLÜŞLERİNDE KAYBOLALIM MI?






















Bir düş paylaşmak isterseniz eğer lütfen tık


3 Aralık 2009 Perşembe

ARİF OLANA






-Anne benim Meksikalık fotoğrafım var mı?


-Neyin varmı???!!!


-Ya anne hani şöyle küçük resimler oluyor ya dosyama yapıştırcam ondan işte


-:))

2 Aralık 2009 Çarşamba

BAYRAM MI?



Bayram= Miskinlik, anlamsız gerginlik,yanyana iki yalnızlık, sessizlik, yatma, yuvarlanma, uyuyup uyanma, arada biriki ziyaret, Lost, "Bu nasıl Bayram ya" diye mızıklanan iki cüce...

21 Kasım 2009 Cumartesi

******

Yazdan kalma bir kasım günü,Şarköy,zeytin ağaçları,uçmakdere, her gördüğü çeşmede elini yüzünü yıkayan ipektoş,











emeklilik hayalleri,sonbahar renkleri,ekmek arası köfte,uçurumlar....

























































17 Kasım 2009 Salı

13 YIL MI? !!!

Bu gün bizim evlilik yıldönümümüz.



Ayrı şehirlerde Aynı yürek çarpıntısı



Söylemek isteyipte dile getirilemeyenler



Ve birgün çalan telefonla yeşeren umutlar

Yol aldı sevdamızda



Bir iken iki olduk



İki iken dört olduk



Nede güzel olduk



İyikide evlendik



((NOT:Yıldönümlerini hatırlamakta sabıkalı olan eşim bu gün hasta.Muhtemelen aynı son yine beni beklemekte.))




DÜZELTME:Ben bu sefer gerçekten yanıldım.Saat 14.20 İşyerindeyim ve masamın üstünde bir kucak kırmızı gül.

11 Kasım 2009 Çarşamba

GÖZÜMÜN AĞRISI-2

Nazlı 20 günlük oldu ve biz üç kişilik aile olarak Ordu'ya gittik Ben anneliğe hazırdım ama eşim için biraz erkendi.Babalıkla birlikte korkuları ,stresi,gelecek kaygısı dahada artmış görünüyordu.Üstüne birde hiç bilmediğimiz bir coğrafyada yapayalnız kalmakda eklenince varın hesap edin bizdeki psikolojiyi.


Bir tarftan bebek bakımıyla ilgilenirken diğer taraftan evi yerleştiriyordum.Yere kadar camları olan sobalı bir ev tutmuş eşim.Ekonomik davranmak zorundayız lakin bir müddet sonra ücretsiz izne ayrılmam gerekiyor.Tanıdığımız kapımızı çalacak hiç kimse yok.Zilimizi sadece tüpçü ve sucu çalıyor.Nazlıyı her öğlen banyo yapıtırıyorum ilk zamanlar yalnız zorlandığım için babası öğlenleri koşarak geliyor o su döküyor bende yıkıyordum.Öyle böyle zaman akıp gitti.Havalar soğumaya başladı.Sobamız yok Odun kömür yok almakda istemiyoruz çünkü lojman heran boşalabilir.Ama baktık olacak gibi değil küçük bir elektrikli ısıtıcı aldık.Küçük odada idare ettik.Ocak ayı sonuna doğru lojman boşaldı sevinçten havalara uçuyoruz.Hem kaloriferli hemde daha ekonomik olacak bizim için.Boya badana ufak çaplı bir bakım ve temizlikle oturulabilir hale getirdik.

Arabamız olmadığı için en büyük korkumuz Nazlının gece ateşlenmesiydi.Tabii insan acemi olunca en ufak şeyde koşarak doktora gidiyor şimdi olsa üstünü çıkar baktın olmadı ılık bir duş ardından ateşdürücüyü ver işlem tamam.Ama nerdeee , o zamanlar el ayak birbirine girer gerim gerim gerinirsin birde yanında "neyi var bu çoçuğun,niye ateşlendi"diyen bir eş gerisini anlatmaya gerek yok zaten.Böyle böyle öğrendik anne baba olmayı.Kimi zaman yangın yeri oldu yüreğimiz kimi zaman çiçek bahçesi.Hayat herşeyi öğretti bir bir. Şimdi koca kız oldu ama gözümün ağrısı hiç geçmedi...

10 Kasım 2009 Salı

GÖZÜMÜN AĞRISI

Yıl 1998 aylardan Ağustos İsanbuldayım son yılların en sıcak yazı öyleki resmi daireler bile bir kaç gün tatil edildi. Nazlıya hamileyim.Evliliğimizin ikinci yılı bitmek üzere.Eşim yanımda değil kura çekti ve göreve başladı.Eşyalarımızda gitti ben annemlerde kalıyorum.Birkaç gün önce eşim İstanbula geldi.Hastaneden doğum için gün aldık.30Ağustos olsun dedik.Herşey ayarlandı odam doktorum v.s. herşey tamam eşim geri döndü 29 Ağustosta gelecek ve sabah doğuma gireceğim.Tabii senmisin plan program yapan biz her ne kadar Naz'lı dediysekde o hiiç nazlanmadan ama kendi istediği zamanda 26 Ağustosu 27'ye bağlayan gece yarısı gelmeyi seçti.Annem babam kardeşim abim halalarım cümbür cemaat hastaneye koştuk.Ben heyecanlıyım ama beraberimde de şaşkınlar ordusu mevcut."Ya ama nasıl olur biz 30 Ağustosa gün almıştık hem eşimde yanımda değil haberi bile yok"falan filan ıvır zıvır saçmalıyorum tabi ,sanki doktorlar ne yapacaksa bana doğuruyorum işte ötesi yok yani.Tabi bunları söylerken de için için ağlıyorum.Hayalimdeki sahne bu değildi çünkü.Ağlıya ağlıya ameliyathaneden içeri girdim.Ve film orda koptu kendime gildiğimde yine ağlıyordum.Hayatım boyunca en çok ağladığım zamandır.Etrafım insan doluydu ama eşim yoktu,yanımda olmasını geçtim bebeğimizin olduğundan bile haberi yoktu.Eve daha telefon bağlanmamış sadece işyerinden görüşebiliyorduk.Sabah işe gelince haber verebildik.Tabi yol uzun maddi olanaklar sınırlı öyle uçak muçak hak getire,tek otobüs var onda da bilet varsa şansına.Yalvar yakar biraz muavin koltuğunda biraz koridorda yolculuk yaparak gelmiş zavallım.Yani kısaca Nazlıyı en son babası gördü.Hamileliğimi yalnız geçirdiğim gibi doğumuda eşim olmadan yaptım.Ağladım ağladım ağladım...Nazlının o akça pakça yüzünü, zeytin gözlerini görünce dahada çok ağladım.İlk göz ağrım oldu o benim, ama gerçekten gözümün ağrısı...

(Devam Edecek)

7 Kasım 2009 Cumartesi

KAÇAMAK



Son-bahar günlerinde güneşli bir cumartesi sabahı sevgili ile gazeller arasında yürüyüş ardından sahilde kahvaltı.Bunlarda mutluluğun resimleri...





















4 Kasım 2009 Çarşamba

SON SARDUNYALAR

















Taşınırken bırakmaya kıyamadım onları.Uzun yola ve sıcağa dayanamamışlardı.Yinede bir umut atmadım üstlerini kestim kökleri kalmıştı.balkona koyup suladım bir kaç zaman sonra baktım yeşillenmişler soğuk hava rüzgar ve yağmura inat şimdide çiçeklendiler.Ne kadar süreceği bilinmez ama olsun soğuk günlerde içimizi ısıttı...



3 Kasım 2009 Salı

KARARTMA GÜNLERİ





Hava buz gibi, titretiyor.Kış günleri başladı.

Battaniyenin altında günlerce yatasım var.Bir elimde kumanda olsun bir elimde kitap.Yanımdaki sehpada çayım,çorbam meyvem olsun.Evim tertemiz, ütü sepetim boş, ocağımda üç çeşit yemeğim , fanusumda kek,kurabiye eksik olmasın.



E dahada ne olsun değilmi?



(Ev ahalisi: Blog sahibi kendine gelsin)

31 Ekim 2009 Cumartesi

K I S A C A

*Ne gripmiş valla bu sefer süründürdü.Geçer gibi yapıp yapıp geri döndü.Domuzunu bilmem ama bizimki galiba keçi.Zira çok inatçı çıktı.

*Tatil de iyi denk geldi bu arada.Meyvemizi çerezimizi aldık.Sıcacık evimizde yumuşak yumuşak yattık.Cuma günü İstanbuldan Kaynım ve kızları geldi.Özlemişiz birlikte olmayı kızlar kuzenleriyle hoplayıp zıpladılar.Bizde kurduk masamızı ufak ufak demlendik.

*Saltanat sona erdi tabi bu gün çalışıyorum.Eşim Nazlıyı dersaneye benide işe bıraktı.Kahvaltıyı hazırlaması sizden dedim.Akşamdan birşeyler yapmıştım yanınada simit işlem tamamdır.

27 Ekim 2009 Salı

GRİPEK




Ailece hastayız.Önce İpekli arkadan ben sonra da eşim ,nazlı kızda henüz birşey yok.Genelde bu zincir Nazlıyla başlardı ama bu kez tersi oldu.Eşim birazda domuz gribinin korkusuyla doktora gidelim dedi.Her ne kadar ben iyiyim dediysemde olmaz sende gel diyerek benide kendisine refakat ettirdi.Teşhis soğuk algınlığı ilacımızı aldık.Çay çorba ıhlamur derken karşılıklı serildik koltuklara.Fırsat bu fırsat bir film izleyelim dedik.Filmimiz "kayıp oda" çok ilginç ve sürükleyic bir film.Gözümüzü ayırmadan izliyoruz heyecan dorukta iken İpektoşun fırçası ile filme ara verdik.Efendim biz nasıl bir anne babaymışız da insan biraz çocuklarıyla ilgilenirmiş de geldiğimizden beri gözümüzü televizyondan ayırmıyormuşuz da falanda filanda bir anda kendimizi okadar kötü hissettik ki anlatamam.Hemen kapattık filmi Anladık ki cüceler uyumadan film izlemek haram bize.Zaten bu cüce milletini kırkyıl sırtında taşı bir gün indir senden kötüsü olmaz.

21 Ekim 2009 Çarşamba

İ-PUDİNG

Kaç gündür bir puding yapma sevdası hasıl oldu bizim cücede

baktım olacağı yok hadi dedim.Girdik mutfağa "Anne sen karışma lütfen hepsini ben yapıcam" dedi.Bende hay hay dedim.








































DÜŞÜNCE BULUTU:) "Bu kadar emekten sonra soğumasını beklemek ne kötü"

15 Ekim 2009 Perşembe

**HATIRDA KALANLAR**
















Minik elleriyle Alacahüyük taşlarına,dikkatli bakışları ve özeni ile annesinin, babasının ve ablasının gönül teline adını kazıdığı anlar...


12 Ekim 2009 Pazartesi

KEM-KÜM



Kitap okuma alışkanlığımı kaybettim bu aralar.Dönem dönem böyle oluyor bana nedense.Hele birde çok hoşuma giden bir kitap okuduysam üzerine tek satır birşey okuyamıyorum.Uzun bir süredir Elif Şafak'ın Aşk'ında kaldım o kadar beğendimki dönüp dönüp okudum, sonra üzerine İstanbullular'ı koydum ama tad alamadım sonra sırada İstanbul'da bir yahudi ailesi vardı o da bitti ama durum aynı anlaşılan biraz mola dedim o gün bu gündür mola bitmedi.Okuma fiilim günlük gazeteler ve İpektoşun yatarken okumamı istediği Sultan Hiçbilmezin maceralarından ibaret.Hazır bizim prensesler uyurken titreyip kendime geliyor ve elime Melek Ağacı 'nı alıyorum...




10 Ekim 2009 Cumartesi

NERDE KALMIŞTIK



Sahiden nerde kalmıştım ben ya Biliyorum arayı biraz açtım teknik sorunlar iş yoğunluğu derken annemlerinde İstanbul'a dönmesiyle feleğimiz şaştı.

Geçip giden zamana okulların açılmasını bayramı geleni gideni tanışma yemeklerini hoşgeldiniz ziyaretlerini sığdırdık.

İpekli anasınıfına Nazlı kız 6. sınıfa başladı.İkiside eve yakın bir okulda sabahçı olarak öğrenim hayatlarına atıldı.Sabah hep birlikte çıkıyoruz.Öğlen iş durumuna göre ben yada eşim okuldan alıp eve bırakıyoruz.Neyseki annem ve babam iki haftalık aradan sonra geldilerde bizde rahatladık.




Bayramı İstanbulda geçirdik.Hemde şahane bir şekilde. Dedemlerde tüm aile biraraya geldik.Halamlar amcamlar damatlar gelinler kuzenler derken sanırım elli kişi olmuşuzdur.Doğal olarak eve nasıl sığdınız diye düşünebilirsiniz hemen yazıyorum bahçeli bir aile apartmanı olunca sorun anında çözülüyor havada güzeldi bahçede büyük bir mangal vede işlem tamam. Yenildi içildi doğumunu hatırladığım ufaklıkların koca adam oluşlarını hayretle hatta panikle görüldü.


Akşamları dostlarla Beyoğlu gecelerine akıldı.Eski günler yad edildi.Ve de ne iyi olduda yakınlara gelindi.Aslı halamın cümlesi karı koca kulağımızda çınladı "Sürgünden dönmüş gibisiniz"


Evet bizim sürgün yıllarımız galiba bitti.

16 Eylül 2009 Çarşamba

DEĞİŞİM RÜZGARI

İnsan ne çok değişiyor.


**Eskiden nohut,kuru fasulye ve pırasadan nefret ederdim zavallı annem çok çekmiştir bu konuda.Okuldan gelipde evde bu yemekleri görünce ufak çaplı bir kriz yaşanırdı.Ya şimdi en sevdiğim yemekler oldu.


**İstanbul'dan başka bir yerde yaşayamam sanırdım.Ya şimdi diyar diyar gezmekteyim.


**"Bizim zamanımızda" diye başlayan cümlelere gıcık olurken şimdi iki lafımdan biri oldu


**Yazlıkda neymiş insan heryıl farklı yerlerde tatil yapmalı derken şimdi kendi mutfağımda hazırladığım kekimle böreğimle beş çayımı yudumlamayı hayal ediyorum.


**Annem kış için reçel turşu tarhana yaptığı günlerde "amann anne ne uğraşıyon bunlarla hazır alırız "diye kadıncağıza etmediğimi bırakmazken şimdi zamanını kaçırmamak için çaba harcıyorum.


** Babaannem türkü dinlerken kafasını sallayıp sessiz sessiz ağlardı.içte içe gülerdim şimdi ise gözyaşım kirpiğimin ucunda.


İşte böyle değişiyoruz.Dünya dönüyor dostlar biz dönmüşüz çokmu.Sanırım yaş ilerledikçe bu liste uzayıp gidecek.


14 Eylül 2009 Pazartesi

İPEKÇE

- Aloooooo
-İpekli ne haber?
-İyiyim annecim sen nasılsın?
-Bende iyiyim çalışıyorum kuşum
-Ben şimdi bahçeye inicem anne ama birazcık yağmur yağıyor şapşonlu hırkamı bulamadım nerde anne?
-:)))) dolabında asılı bitanem.
-Tamam annecim haaaa anne biliyonmu dedem bisikletimi tamir etti bence dedem araba bile tamir edebilir

9 Eylül 2009 Çarşamba

DURUM/VAZİYET

Trakyayıda sele verdik.Bereketlimiyiz yoksa uğursuzmuyuz karar veremedik.Eve alıştım ama şehre alışmam biraz daha sürecek galiba.Küçük bir yer fakat biraz karışık.Ana caddeden ayrılmadan keşfetmeye çalışıyorum.Kızlar dedesi ve anneannesiyle evde.Çok rahatım akşam gidiyoruz yemek hazır ev mis ohhh valla ne güzel hayat.Babam dişlerini yaptırıyor.Bütün dişleri çekildi .Kızlar dalga geçiyor dedesiyle.Bizde zor tutuyoruz kendimizi.Neyseki oda kendiyle dalga geçiyor hepbirlikte gülüşüyoruz.

Eve henüz internet bağlanmadı.Bu yüzden aralıklı yazıyorum.İşyerinde fırsat buldukça idare edicem artık.Şimdi nazlı kız aradı tüp bitmiş tüpçünün numarasını bulmam lazım hadi ben kaçtım.

4 Eylül 2009 Cuma

YEPYENİ

Evi taşıdık.Dün itibariyle yerleşme işleri bitti.Yeni evimiz çok güzel oldu.Kızlarda geldi aile bütünlüğü sağlandı.Çok mutluyuz.Annem ve babamda bizde İstanbul' a yakın olmak şahaneymiş
Bu gün işteyim.Yeni ortama adapte olmaya çalışıyorum.Burda herkes gülleryüzlü umarım herşey yolunda gider.Haydi hayırlısı

18 Ağustos 2009 Salı

*******)))))



Karı koca Tekirdağdayız.Bu gün işe başladım.Kızlar Şilede anneannesinde. Evi henüz taşıyamadık lojman daha boşalmadı.Çok şirin bir butik otelde kalıyoruz.Akşamları elele sahilde yürüyoruz.Çoluk çocuğa karıştıktan sonra İlk defa başbaşayız.Cadıları özledik ama ne yalan söylelim bu ayarda iyi oldu hani...

31 Temmuz 2009 Cuma

KAPLUMBAĞA MİSALİ


*********************
Günler yoğun geçiyor.Tayin işleri bitti gibi.Hafta başında ayrılışımı yapacağım.Ufak ufak evi toparlıyoruz.Ama gayet rahatız.Anladıkki biz yer değiştirmeye alışmışız.Üç yıldan sonra huysuzlanmaya başlıyoruz.Yenilenmenin en güzel yolu bu bize göre bu.13 yılda 5 kere il değiştirdik birde her defasında iki kere ev taşıdık.Bilmem başka birşey söylemeye gerek varmı.Emekli olduktan sonra nakliye işinemi girsek acaba diyoruz.Nazlı kız Ortaokula yeni bir ilde başlayacağı için mutlu burda kalsaydıkda okulu değişecekti.Ama İpek böcüğü Süleyla teyzesinden ayrılacağı için çok mutsuz.İlk başlarda epeyce ağladı şimdi sanki alıştı gibi ama yinede taşınma konusu açılınca bu konuyu konuşmak istemiyor.


***********************

28 Temmuz 2009 Salı

YAĞMURUN ELLERİ


Gökyüzü delindi sanki dün akşamdan beri aralıksız yağıyor.İpektoş'la birlikte balkonda yağmuru izledik.Begonyaların yaprağındaki damlacıkları sevdik.Araştırmacı meraklı minik hemen büyütecini kapıp geldi.Yağmur damlalarını inceledi.Annesinede bu anı resmetmek düştü...





27 Temmuz 2009 Pazartesi

TATİL GÜNLÜĞÜ

Nasıl anlatsam nerden başlasam...


Dolu dolu günler geçirdik.Hüznü, tatil keyfini, sabırsız bekleyişi kısaca her duyguyu yaşadık.
tatilimizin hemen başında dedemi kaybedince İstanbul'a geçtik.Annemin baba evi bizim dede evimiz sonsuza dek kapandı.Bir devir sona erdi.Elbetteki çok acıydı ama son bir yıldır o kadar hastaydı ki acılarının dinmiş olması bizim için teselli oldu.


Bu zor döneminde anneme çok iyi geldik.Topu topu üç kardeşiz ama yinede aynı döneme denk gelemiyorduk. Bu sefer fire vermeden hep birlikte olabildik.Çook da güzel oldu doğrusu...


Susurluk'ta mola Altınoluk


Annemin balkonu (Şile)

Deniz güneş kum ve kitaplar

Annem bizle uğraşarak resmen acısını hafifletti.Kahvaltılar yemekler bizim kızların pasta börek siparişleri derken günler nasıl geçti anlamadık.Ha birde tabi yazının başında belirttiğim heyecanlı bekleyiş kısmı var tabi.Bizim tayinimiz çıktı.Bir önceki yazımda yolcudur abbas demiştim gerçekten yolcuyuz artık.Ama çokta mutluyuz.Karadenizi noktalayıp Trakya'ya uzanıyoruz.Yeni başlangıçlar zamanı artık.

18 Haziran 2009 Perşembe

EĞİL DALGA BÜKÜL DENİZ



çoook yorulduk ama çok.Ama en çok da sevgili eşim.İki yıldır izin yapmadan çalışıyor.Kısmetse bu hafta sonu izne ayrılıyoruz.Bu sene annem ve babamıda alıp Antalya'da tatil yapacaktık.Ama dedem hastalanınca iptal etmek zorunda kaldık.Karı koca her zaman için aklımızda bir b planı vardır.Bu seferki b planımız Altınoluk.Çok sevdiğim halamın orda bir yazlığı var.Sürekli davet edip duruyordu hal böyle olunca bizde davete icabet edelim dedik. Uzun bir yolculuk olacak ama keyifli olacağını düşünüyorum.Benim kabilenin kızları yani halalarım ve onların aile efradı mevzu bahis olunca boll muhabbet yeme içme gülme konuşma az buçuk dedikodu ne ararsan bulursun.İpekli Antalya konusunda ısrarlı, ama üçe karşı bir olunca çoğunluğun isteği olur demokrasi böyle bir şeydir dediysekde "oofff ya ben dekomrasiyi hiç sevmiyooruummm" dedi.


Eksik listesi yapılmalı,valizler hazırlanmalı ,bizim kızların yolda iştahı pek bir açık olur onlara yolluk abur cubur hazırlanmalı, pazar akşamı yollara düşülmeli.Anlaşıldığı üzere yolcudur abbas bağlasan durmaz.

15 Haziran 2009 Pazartesi

*VEDA*

"Herşeyin başı sağlık çoçuklar aman kıymetini bilin bakın çok şükür herşeyimiz var ama ne fayda.Sıfır araba aldım garajda bekliyor Ankarada evim var ama kapısını dahi açamamadım altı aydır hastane odasında yatıp kalkıyoruz.Bunada şükür ama sizler gençsiniz sakın hayatı ıskalamayın mal mülk için birbirinizi kırmayın"



Bir yıl önce eşi boyundan aşağı felç olmuştu.Tam altı ay hastanede birlikte yattılar.Çocuğa bakar gibi baktı eşine yeniden yürümeyi öğretti.Hepimiz gıptayla baktık.Kış kararnamesinde tayini Düzce' ye çıktı.Eşyası toplandı veda yemeği yapıldı.Ama yerine gelecek Defterdarın ayağı kırılınca ayrılışı ertelendi."Yine kurtulamadınız benden " dedi.



Cumartesi sabahı asansör kapısında karşılaştık.Selamlaştık her zamanki gibi hal hatır sordu." Başkanım ne yapıyor selamlarımı söyle" dedi meğer bu son konuşmamızmış .Mesai çıkışı ani bir kalp krizi ile aramızdan ayrıldı.İnsanlığı babacan tavrıyla yeri dolduralamayacak sayın Defterdarım Hasan BALTACI toprağın bol mekanın cennet olsun.


BAKİ KALAN BU KUBBEDE BİR HOŞ SADA İMİŞ




11 Haziran 2009 Perşembe

*iPEKÇE*



Anne :Kızlar tatil başladı sayılır artık rahat rahat kitap okuyabilirsiniz.Ablası sen İpek'e de okursun değilmi?

Nazlı:Tamam anne
İpek:Ben zaten resimlerinden okuyabiliyorum anneciğim

Anne:Tabii okursun minik kuşum ama arada ablanda okuyabilir
istersen

İpek:Tamam anneciğim.Ben şimdi sana resimden okuyayım mı?

Anne:Hadi oku bakalım.(Mevsimler ve Hayvanlar kitabını seçti)

İpek:Havalar soğuyunca kuşlar üşür onun için sıcak yerlere giderler.Ama bazı hayvanlar soğuk yerleri sever onlar kutbulda yaşarlar

Anne:nerde?

İpek:Kutbul anne hani böyle çok karlı soğuk yerler varya ayısıda var kutbul ayısı
Anne,baba,Nazlı : ))))))):




10 Haziran 2009 Çarşamba

*KİRPİĞİMİN UCU*




Çok şey birikti ama kelimeleleri biraraya getiripte iki satır yazamadım.Hergün blogu açıp öylece baktım durdum.Ama bugün gayrı yeter artık bu ayrılık deyip vurdum kendimi klavyenin tuşlarına.


Efendim malum okulların son günleri Nazlı kızım 5. sınıfı bitiriyor dün veda partileri vardı.Kendi çabalarıyla hazırladılar tüm programı.Öğretmenleri "bu kriz döneminde veilerinizi sıkıntıya sokmayalım çoçuklar okulun yemekhanesinde birşeyler hazırlayın" demiş.Çocuklarda kendi aralarında iş bölümü yapıp ortaya şahane bir iş çıkarmışlar.Şarkılar şiirler skeçler hepsi çok çok güzeldi. Gözlerindeki ışık , yüreklerindeki çocuk heyecanı izleyen bütün anne babaları duygulandırdı.


Ne garip bir duygu bu yahu.İnsan anne baba olunca iyice tuhaf birşey oluyor adamın kimyası bozuluyor.Herşeye duygulanıyorsun. Zaten gözyaşım kirpiğimin ucunda şimdi ordada durmuyor sanki...




1 Haziran 2009 Pazartesi

*UNUTSAMMI UNUTMASAMMI*

Yaşlanmaktan değilde unutmaktan çok korkuyorum.Ben iyiyide kötüyüde hep hatırlamak istiyorum.Aslında bu bloğuda bunun için tutuyorum.Ben unutursam anılarımı kızlar okusun diye.Ne kadar acı verici sevdiklerini tanıyamamak.Şu ara dedem bu halde annem çok üzülüyor ama yapacak birşey yok.Bir bakıyorsun tanıyor bir bakıyorsun kimsin diye soruyor.Bazen kendini çocuk sanıyor annesini babasını soruyor.

Geçenlerde eşimle konuştuk bu konuyu çelişkileri olsada o benimle aynı fikirde değil çünkü unutmak istediği çok büyük bir acısı var.2001 yılında küçük kardeşini 18 yaşındayken kaybettik.İkimizinde yaşadığı ilk ve en tarifsiz acıydı. Zamanla hafifliyor mu? hayır sadece derinleşiyor hele pişmanlıklar keşkelerde işin içine girince zaman delip de geçiyor.Unutmak istiyorum dedi ve ben hiçbirşey diyemedim.

28 Mayıs 2009 Perşembe

*İLK TATİL*


Yıl 1997 İstanbuldayız.Evleneli 7-8 ay olmuş.Düğündü eşyaydı derken epeyce bir borçlanmışız.İki maaş önden gidiyoruz.Balayıda yapamamışız.Yaz gelip havalar ısınınca hadi bir çılgınlık yapıp tatile gidelim dedik.Küçükkafa da bize dahil oldu.şuydu buydu derken tatil işi bizi iyice sardı.amann bir dahamı gelicez bu dünyaya deyip attık kendimizi yollara.Fethiye olsun dedik.hem ucuzmuş hemde dairede çalıştığım bir arkadaşın ablası orda pansiyon işletiyormuş.Pansiyon işi tamam biletleride küçükkafa ben hallederim dedi..Uyduruk bir firmadan ucuz yollu 3 bilet almış.Ama bize çok kaliteli bir firma çok güvenilir diye hava atıyo.Eşyalarımızı alıp terminale gittik. Firmanın bürosunda bekliyoruz .Saatimiz geldi ama ortada otobüs falan yok.Görevli hatuna sorduk bir terslik mi var acaba hatun bilete baktı ve "ama bizim fethiyeye seferimiz yok" dedi.Tabi biz şok halinde nasıl yani o zaman neden bize bu bileti sattınız diyince "ee şey kem küm çok özür dileriz arkadaş yeni girdi yanlışlık olmuş biz sizi antalya otobüsüne bindirelim ordan fethiye yakın zaten merak etmeyin sizi Fethiye'ye göndeririz".Mecburen tamam dedik.Gecenin bir vakti terminalde başka da şansımız yok zaten.Külüstür bir otobüsle Antalya 'ya geldik.Terminalde indik valizleri aldık ama ortada otobüs firmasının bürosu falan yok.Üçümüzde ilk defa Antalya'yı görüyoruz neyse zaten yakındır bir iki saatte gideriz hem burayıda görmüş olduk diye kendimizi teselli ediyoruz.Tabi bu arada küçükkafaya ikimiz birden demediğimizi bırakmıyoruz .Neyse efendim bizi fethiyeye götürecek bir vasıta bulduk ama aradaki mesafe beş saat kadar sürüyormuş.Tabi bu arada hiç hesapta olmayan bir yol parasıda cabası.Sağ salim kendimizi Fethiye ye attık.İkinci şoku pansiyonu görünce yaşadık tabi pansiyonuda ben ayarladım güya tek kelimeyle rezalet.İğrenç merdivenaltından bozma bir oda içinde lavoba duş falan yok ,kafam tavana değiyor (benim boyum 1.60 ona göre düşün yani) tavan da beton falan değil saçdan yapılmış içerisi cehennem gibi sıcak.Tabi üçümüzde dumura uğradık.Valizleri odaya bırakıp başka bir yer bakalım dedi eşim. Tesadüfen eşimin tanıdığı birine rastladık oda bize bir pansiyon ismi verdi "Gebeş Pansiyon" isminde hayır yok ama bir bakalım dedik.diğerinden kötü olamaz herhalde.Arayıp bulduk pansiyonu ,bahçe içinde temiz sevimli bir yer olduğunu görünce derin bir ohhh çektik hiç unutmuyorum eşim ben elimi atınca böyle olur der gibi bir bakış fırlatmıştı bize.Hemen koşa koşa valizlerimizi aldık Gebeş pansiyona yerleştik.Paramız kısıtlı tabi öyle dışarda falan yemek yeme lüksümüz yok.Baktım teras katında küçük bir mutfak var buzdolabı ocak kap kacak da mevcut bundan iyisi şamda kayısı
çarşıya çıkıp domates biber karpuz peynir alıp attık dolaba .Akşamları kahvaltı gündüz plaja ve gittiğimiz yerlerede hazırladığım sandwiçleri alıyorduk.
Terasımız efil efil esiyor, manzara süper bazen okey oynayıp buz gibi biramızı yudumluyor bazende çekirdeklerimizi çitliyorduk.Bir haftayı böyle geçirdik küçükkafa "allahım ne suç işledimde bunlarla tatile geldim ölüyorum kahvaltı yapmaktan bağırsaklarım düğümlendi ne kadar pintisiniz be" diyip bizi taciz ediyordu.
Çenesinden kurtulalım diye son akşam köfte yapalım dedik.Mangalı yaktık köfteleri hazırladım yarım kilo kıyma almışız.Şansımıza o günde pansiyona dört çocuklu bir aile gelmezmi.Ama çocuklar bildiğiniz gibi değil tamam çocuklar ama bir o kadarda yüzsüzler yanımızdan ayrılmadılar ikişer köfte zor yemiştik.

Şimdi sen bunu niçin yazdın diyorsan eğer şöyleki bizim hayatımızda yaptığımız en güzel tatil buydu.12 senedir anlatıyoruz ve her anını hatırlıyoruz.Bazen gülerek bazen hüzünlenerek . Gülüyoruz çünkü parasızlıktan sadece bir şezlong kiralayıp sırayla güneşlenmelerimize , teras sohbetlerimize,küçükkafanın para gelecek diye gördüğü her bankamatiğin ekranına yapışmalarına,hüzünleniyoruz çünkü şimdi çok daha iyi şartlarda yaptığımız tatillerde aynı tadı bulamıyoruz. Boşa değil gülün kokusu vardı ama olsun biz bu hüzünlerimizide seviyoruz...

25 Mayıs 2009 Pazartesi

*BALKON ZAMANI*


Pazar günü itibariyle balkon sezonumuz açılmıştır.sabah erkenden uyandım çiçeklerimi suladım balkonu yıkadım kahvaltıyı hazırlarken baktım ipekli pıtır pıtır yanıma geldi bu aralar sabah kalktığında gözlerinde çapaklanma oluyor hemen ılık çaylı pamukla gözlerini sildik balkonu görünce çok sevindi.

-Ama anneciğim akşama doğru yağmur yağacak

-Nerden biliyorsun Bünyamin mi söyledi ? (Bünyamin SÜRMELİ İpek'le Süheyla hanımın sıkı takibinde hergün dinlerler bizede bilgi verirler)

-Hayır anneciğim bu sefer kalbim öyle söyledi

-Allahım yerim ben senin kalbini





Uzun uzun kahvaltımızı yaptık.Üstüne bol köpüklü Türk kahvelerimizde karşılıklı hüplettik gazeteydi dergiydi derken tam bir pazar miskinliği yaptıktan sonra.Nazlı kızı dersaneye babasını briç kulubüne yolculadık.İpekliyle bizde ev işlerine giriştik.Derledik topladık sildik süpürdük.Çamaşır asarken İpeklinin kalbinin doğru söylediğini gördük.Yağmur bastırdı çamaşırlar geri toplandı ve ipeklinin hava tahminlerini ciddiye almamız gerektiği anlaşıldı.