31 Aralık 2012 Pazartesi

2012 BİTERKEN


Malum yeni yıl gelirken eski yılın değerlendirilmesi gerekiyor.
oniki sayısını sevmemden ötürü pek bir coşkuyla karşıladım bu yılı ama daha enbaşlarında çocukluk anılarımın baş kahramanı sevgili Fikri dedemi kaybettim.Hayatı boyunca birini üzmekten imtina eden biri olarak hepimizi üzerek çekti gitti bu hayattan.Bazen inanamıyorum sanki hala evindeki koltuğun köşesinde oturuyor ben içeri girdiğimde "oo benim kızım gelmiş" diye yanaklarımdan öpecekmiş gibi geliyor.Telefon numarısını bile telefonumdan silmeye kıyamıyorum.
2012 yılı böylece enerjisini yitirmiş oldu gözümde ama yinede şükrümüzü kendisinden esirgemeyeceğiz pek tabii...
 
Çok şükür hepimiz sağlıklıyız,şükürki hayatımızı idame ettireceğimiz bir işimiz yanımızda iki eşlikçimiz var. Tekirdağ'da başlayıp Bursa'da son bulan 2012'ye güle güle derken 2013 hepimize mutlulukla sağlıkla ve umutla hoş gelsin hoşluklar getirsin diyorum...

30 Aralık 2012 Pazar

AMSTERDAM II

Her şey iyi güzeldi lakin yeme içme işinde aynı uyuzluğumuz sayesinde yine aç kaldık.Yanımıza aldığımız kraker ve kuruyemişleri birde külahta ayaküstü yenilen patates kızartmasıyla idare ettik.
Amsterdam özgürlükler şehri, iyimi kötümü tartışılır ama sevilesi bir şehirdi.Dam Meydanı,kanalları,evleri,kasabaları hepsi ayrı ayrı güzeldi.Birde Dam Meydanın hemen arkasındaki Luksemburg Cafenin elmalı payı ve kahvesi harikaydı yada biz çok açtık:)
(Hani şu sarı lalelerin alındığı çiçek pazarıda burada)


28 Aralık 2012 Cuma

AMSTERDAM I


Gezimizin ilk durağı olan Amsterdam
Sabah 05.45 uçağına yetişeceğimizden işimizi sağlama alıp 03.00 sularında Atatürk Hava Limanına intikal ettik.Kendimize uygun bir yere konuşlanıp gelen geçen hakkında yorum yapmaya başladık.Karı koca tur gezilerine katılan bayanları şıp diye tanırız.Bu seferde yanılmadık kime bu da bizim turdandır dediysek aynen çıktı.İpektoş tavşanınıda yanımıza kattı hergün öpmemiz konusunda sıkı bir tembih aldık.
Uçağımız Türk Hava Yollarına aitti.Konfor hizmet ikram hepsi harikaydı.
Sorunsuz bir uçuş sonrası yüzen şehir Amsterdam"a indik.Tanışma ve otele yerleşmenin ardından şehri keşfetmeye çıktık.İki gün boyunca gezdik ama yetti desem yalan olur bir hafta köşe bucak gezmek isterdim.Heleki Volendam kasabasındaki yeşil beyaz evlerde ömür boyu yaşamak isterdim.
Hava  yağmurluydu ama arada güneşde yüzünü gösterdi.Bu kadar yağmur yağarken camlar nasılda bu kadar temiz kalır diye düşünürken sevgili rehberimiz camların belediye tarafından temizlendiğini siz evde otururken bir bakmışsınız dış taraftan camınız silindiğini görebilirsiniz dedi.Turdaki bütün bayanların ortak dileğinin darısı bizim belediyelerin başına olmasını söylemem gerek yok sanırım. 
Şehir adeta bisiklet cenneti gibiydi. .Biz Türkler pek alışık olmayınca bisiklet yolu falan dinlemeden sokaklarda  gezerken rehberimiz tarfından sürekli uyarıldık.Maazallah bisiklet yolundan yürürken size çarpıp yaralanan bisiklet sürücüsüne iyileşene kadar bakmak zorundaymışsınız aman dikkat.
Şimdilik resimler ve notlar böyle devamı ikinci Amsterdam postunda...                                                 
                                                                                                                                              




26 Aralık 2012 Çarşamba

GÜNDEMİN ÖZETİ

Herşey Paris'te Gece Yarısı filmini izlememle başladı.Ardından kızları ikna edip dedeyle babaanneye emanet edip hoop Benelüks&Paris.
Yılın en güzel zamanında bir haftamızı dünyanın en güzel şehirlerinde,ışıl ışıl caddelerinde,kahve ve çikolata kokan mekanlarında geçirdik.Program öyle doluydu  ki  zaman zaman sabah neredeydik kaldığımız otel hangisiydi  diye ufak ufak hafıza sorunu yaşadık.Ama ne yalan söyleyeyim herşey şahaneydi.Rehberimiz on numara, tur sakinleri birbirinden renkliydi.Resimler ve gezi notları daha sonra gün gün yazılacak malum şimdi cıngılbels modundayız.
Evimiz 1 Aralık itibariyle yeni yıl konseptinde.Genelde lojmanlarda sadece bizim penceremiz yanıp sönerdi ama şimdiki sitemizde bahçemiz ışıl ışıl.Akşam karşımızdaki bloğun üst katı tüm balkonu süsleyip ışıklandırınca hoşumuza gitti ama hafiftende kıskanmadık değil yani.
 
 
 
yeni yıl akşamı için henüz bir planımız yok.Acelemizde yok zaten çok ağır geçsin istiyorum bu hafta.
 
Bu arada bu gün benim doğum günüm.Yaş kırk oldu haydi hayırlısı bunalıma girmesem bari:)   
 
 
 
 
 
 
 
 

 
 
 


 
 
 
 
 
 
 
 
 


8 Aralık 2012 Cumartesi

GÖÇEBE





Uçuşuyorum desem yeridir.Neden mi?

Biz iki düş gezgini yine yollardayız.Filmlerde izleyip doyamadığım yerleri görmeye gidiyoruz.Hele bir gidip dönelim hepsini anlatırım.Şimdilik adiyos biz gidiyos...





1 Aralık 2012 Cumartesi

A R A L I K

Evin büyük kızını Ankara'ya evin er kişisinide İstanbul'a yolculayıp İpek kızımla başbaşa  bir haftasonu geçirmekteyiz.
 İpektoş akşamdan derslerini bitirdi bende ev işlerini yoluna koydum. 
Bu sabah pırıl pırıl güneşli bir havada  birlikte işe gittik çıkışta güzel şehrimizin henüz yeniyıl moduna girmeyen alışveriş merkezini gezdik.Biriki süs aldık yarın ağacımızı çıkarıp süsleme niyetimiz var.Evde olmayanlara dönüş sürprizi olur babında.Eve dönüş yolunda bir yağmura yakalandık ki ama ne yağmur sitenin bahçesinden eve girene kadar sırılsıklam olduk ama bir taraftanda kıkır kıkır güldük.
Aralık ayı bize böyle geldi.Sonu kavuşmayla biten hasretlikler olsun yağmurda olsun e sonunda karda olsun...

























20 Kasım 2012 Salı

ONBEŞİ BİR GEÇE




Bir bakmışsın beş,on,onbeş yıllar akıp gitmiş.O acemi kabına sığmayan deli dolu duygular durulmuş kamilleşmiş.
Kırgınlıklar üzüntüler küskünlükler yok mu? elbette var ama hepsi hayata dair değilmi zaten.
Boşa değil söylenen, yol değildir yaşamak yolda olmaktır diye , birlikte yol alıp yanyana büyüdük biz.
Yolculuğumuz  iki  kıymetli eşlikçiyle  şenlendi.Şimdilerde hem yaşımızın hem evliliğimizin en güzel yıllarındayız.İyiki birlikte iyiki yanyanayız.

(Bu yazı 17 kasımda yazılacaktı fakat evde bilgisayar sırası bana  anca gelince biraz gecikmeli yayınlanmış oldu.) 



 

15 Kasım 2012 Perşembe

TURUNCU

  Mevsimin rengi ile bizim evin rengi bu aralar aynı turuncu.
Salatalar ve tatlımız geleneksel kış usulü.



    Sonrası kırmızı malum yeni yıl geliyor.2012 yılının son kırkbeş günü gerçi bizim kızlar şu maya milletinin 21 Aralık son gün hikayesini pek bir önemsiyor ama allahtan hayırlısı...

    Aklım fena halde Pariste ne oldu bilmiyorum ama üstüne birde "Paris'te gece yarısı "filmini izleyince ben bende değilim o derece yani. Gitmesine gidelim diyoruz ama kızlar olaya tümden muhalif. Kara kara düşünmekteyiz ne yapsakda izni koparsak diye...











8 Kasım 2012 Perşembe

RÜZGARIN SESİNİ DİNLE

Takvimler hazana durdu durmasına ama ne güneş nede havanın sıcaklığı birtürlü terketmedi bizi.İlk defa bu gün iş çıkışı metro durağına yürürken yüzüme çarpan soğuk rüzgarla keyiflendim.Kış insanıyız biz diye boşa söylemiyormuşum basbayağı keyifleniyorum yahu.

1 Kasım 2012 Perşembe

KASMADAN KASIM:)

       Günlerdir hevesle beklediğim Borusan Quarted konserinin kapısından döndük.Yer sıkıntısı olmaz, zaten hafta içi kim gidecek diyerek fena  halde yanıldık.Meğer sevgili Bursa Nilüfer halkı sanat ve sanatçının dostu etkinliklerin takipçisiymiş.
O zaman neymiş Kasım ayıının etkinlikleri için işi şansa bırakmayıp önceden biletlerimizi alacakmışız.Bu arada Kasım ayıda hoş gelsin sefa getirsin.Çok uzamasın zira biz Aralık ayını dört gözle beklemekteyiz.

      Akşamları kitap okuma etkinliğimiz çok verimli geçiyor.Nazlı kızım ve İpek kızımla birlikte kış çayımızı yudumlarken çevrilen yaprak sesleri evimizin seramonisi oldu.Bitki çaylarıyla  barışık olmayan bu bünye bu aralar ne hikmetse pekbir hasbıhal etmekte.Özellikle Of çayın tarçın karanfil ve portakallı kış çayını şiddetle tavsiye ederim.



31 Ekim 2012 Çarşamba

İZNİK II



Tarihi bir film platosunda gezinir gibi  hayranlıkla bütün eserleri dolaştık.Bu arada kızların klasik karnımız acıktı cümlesi ile plan dahilinde olan Köfteci Yusufa intikal ettik..Bursanın çeşitli yerlerinde şubeleri olan ve her daim tıklım tıklım olan köftecinin ilk yeride burasıymış.Kendimize zorda olsa bir masa bulup oturduk.servisleri hızlıydı ama köfteler bizim damak zevkimize uygun değildi.Tatlı olarak  kaymaklı ekmek kadayıfını  çok beğendik. Genel anlamda özellikle kızlar çok hoşnut olmadı. Mekanı seçen kişi sorumluluğu altında ezilirken yan masadadan kalkan gazeteci Metin UCA imdadıma yetişmiş oldu.Görüyorsunuz sizi ünlülerin geldiği yere getiriyorum dahada beğenmiyorsunuz diyerek durumu kurtarmış oldum.
Günü bitirip güneşi gölde batırıp dönüş yoluna geçtik.  





30 Ekim 2012 Salı

İZNİK-I


Bayramın ikinci günü çekirdek aile firesiz yola çıktık.İstikamet İznik.Keyifli ve bir o kadar yeşil yolda kıvrıla kıvrıla ilerledik.Beğendiğimiz her noktada  durduk.Resim çektik yol kenarındaki böğürtlenleri,bozulan bahçelerde kalan domates ve biberleri yedik.Birbirinden güzel köylerden geçtik en çok Müşküle Köyünü ve göl kenarında bulunan çay bahçesini beğendik.İçtiğimiz kahve ve ikram edilen zeytinin tadı damağımızda kaldı.
 Hedefimiz olan İznik'e ulaştığımızda rotamızı belirlemek üzere harita ve broşür temin etmeye koyulduk.Ne hikmetse bu sefer elimizle koymuş gibi ilk girdiğimiz Belediyeye ait zabıta biriminden aradığımız dökümanları bulduk.



Şarap tanrısı Dionysos'un kentidir İznik...Mitolojjiye göre Sakarya ırmağı ile tanrıça kybele'nin kızı olan Nikaia hiç evlenmeyeceğine dair ant içmiş.Kırlarda ormanlarda sularda yaşar avlanırmış.Günün birinde Hymnes adlı bir çobana rastlamış.Çoban güzel Nikaia'yı görür görmez aşık olmuş.Fakat Nikaia çobana yüz vermemiş ve attığı bir okla onu öldürmüş.Aşk tanrısı Eros buna çok içerlenmiş ve Nikaia 'dan öç almak için şarap tanrısı Dionysos'a başvurmuş.Ne varki Dionysos'da Nikaia'yı derede yıkanırken görüp aşık olmuş.Çoban Hymnes gibi kendisininde öldürüleceğinden korkan Dionysos Nikaia'nın su içtiği  ırmağa şarap katmış ve sarhoş olan Nikaia'ya sahip olmuştur.Nikaia Dionysos'dan hamile kalınca canına kıymaya kalkmış fakat şarap tanrısına boyun eğip çoçuğu doğurmuş. Dionysos'da Nikaia'nın şerefine bu kenti kurup adına sevgilisinin adı olan Nikai demiş.
Efsanelere konu olan güzel İznik Hıristiyanlık açısından oldukça önemli bir dini merkezdir.325 yılında ilk konsül burada toplanmıştır.1962 yılında Vatikan'da toplanan 19.Konsülde Kudüs ve Vatikan'dan sonra üçüncü kutsal kent ilan edilmiştir.
Konsülün toplandığı Ayasofya kilisesi 1331 yılında Orhangazi'nin İznik'i fethetmesiyle birlikte camiye çevrilmiş.Kanuni döneminde Mimar Sinan tarafından yapılan önemli değişikliklerle önüne bir minare eklenmiştir. 
                                                                        Arkası yarın....








29 Ekim 2012 Pazartesi

CUMHURİYET











Zorluklarla kurduğun Cummhuriyetin bekçileri, Devrimlerinin takipçisiyiz.








MİSİ

Bayramın dört gününü yatarak yuvarlanarak ve gezerek tamamlamış bulunmaktayız.Kızlar sadece bir gün gezi programına dahil olacaklarını onuda İznik gezisinden yana kullanacaklarını  söyleyince bizde karı koca birlikte takıldık.İlk gün Orhaneli -Bursa yolu üzerinde eski bir Rum Köyü olan üzümü ve şarabıyla ünlü  Misi Köyünü gezdik.Uludağ'ın güneyinde dağlık ve ormanlık bölgede yer alan tarihi çok eskilere dayanan köyün şimdiki adı Gümüştepe olarak değiştirilmiş.Çok eski bir yerleşim yeri olduğu gibi Hıristiyanlar içinde önemli bir bölgedir.Konsülün toplanarak incil tartışması yaptığı ve incilin bir nüshasının köyde bulunan manastır civarında gömülü olduğuna inanılmaktadır.Ama bugün ne manastır var nede kalıntısı.
 Üzümü ve şarabı ile  ünlü dedim ama  eskiden böyleymiş şuanda içinden geçen derenin kenarında bulunan tesislerde pek de hoş olmayan çayınızı içerken derenin içindeki pet şişeleri hatta araba lastiğini görmek insana üzüntü vermekte.Klasik geyiklerimiz olan keşke  şöyle olsa yada burası şimdi avrupalının elinde olsa kimbilir nasıl olurdu cümleleri kurarak dar sokaklarında gezindik. Açıkçası hayal  kırıklığı içinde misiden ayrıldık. 



















Misi Köyünden ayrılıp sonbahar renkleri eşliğinde yolumuza devam ettik.Hemen köyün yanıbaşında bulunan Doğancı Baraj Gölünü ve çevresini gördükten sonra gezimizi sonlandırdık.












24 Ekim 2012 Çarşamba

KAÇAN BALIK:)

     Günlerdir  bayram için plan üstüne plan yapmaktan bir hal oldum.Hani şu araç satanlar gibi bir çalışma yapıp size döneriz diyenler gibiydim.Ama heyhat ne davet ettiklerimden nede gezi planlarına ortak ettiklerimden ses seda çıkmayınca bende elimde kalan c planına geçmeye karar verdim.Oysaki davete icabet eden olsa idi  eminim pişman olmayacaktı.
 




       A ve B planım püskürtülünce elimde  C planı  yani Bursa ve çevresi  kültür gezisi  kalmış oldu.Henüz görmediğimiz birçok yeri varken Bayram tatilini fırsat bilip değerlendireceğiz.Akşamlarıda evde film ve kitap   keyfi yapacağız.
    Hani neleri kaçırdım diyen varsa , uzun kahvaltılara eşlik edecek ayva reçelinimi desem kahvaltı sonrası içilecek bol köpüklü kahvelermi desem,yok ben biraz odama çekilip dinleneyim derse diye televizyonu interneti dergisi kitabı filmi olan odayı kaçırmıştır.Buda böyle biline...
    
 
 
 
 







16 Ekim 2012 Salı

SALI GÜNCESİ

Bu mevsimde giyim konusunda sanırım herkes sıkıntı yaşıyor.Sabah serini iyi güzelde öğlen ve sonrası deli bir sıcak var.Etrafta kaban giyinenide  askılı tişört giyinenide görmek mümkün.Son yılların en sıcak ve kurak sonbaharını yaşıyormuşuz uzmanlar öyle söylüyor.Üstelik bunun birde pastırma sıcakları olacak daha

Havalar böyleyken gündelik yaşam devam etmekte herşey iyi hoşda şu yemek işi insanı bunaltıyor.Hani ismini koyunca sorun yokta ne pişirsem kısmı epeyce yorucu.İş çıkışı bu akşam ne yapsam diye düşünerek metro durağına yürürken önünden geçtiğim dükkanın vitrininde "annenizi yormayın  işte annenizin mantısı" yazısını görünce evet o anne benim diyerek hemen içeri daldım baktım eli yüzü düzgün bir yer  hemen alıp denedim ve hepimiz beğendik.Böylelikle mantıcımızıda bulmuş oldum.   




15 Ekim 2012 Pazartesi

.ıIİ

 
 Geçip giden zamanı biryerlerde bulsam...
 
 
 


 




14 Ekim 2012 Pazar

HAFTASONUNDAN KALANLAR




Cuma akşamı yılın ilk tiyatro etkinliğini yapmış olduk.Dördümüzün izlediği ilk tiyatro oyunu olması bağlamında ailesel tarihimiz için önem teşkil  etmektedir.Keyifle izlenen oyun sonrasında  şehrimizin  ışıklar altındaki görüntüsüne hayran olarak   geceyi sonlandırdık. 
 
 












Bilen bilir biz ailece yeme içme konusunda biraz gıcığızdır.Yok koktu yok yağlı koyun eti  mi kuyruk yağı varmı diyerek epeyce garsonu deli etmişliğimiz mevcuttur.Burada da kendimize göre bir yer bulmak için çeşitli yerleri denemekteyiz.İlk defa dün herşeyiyiyle beğendiğimiz bir mekan olan kimyon'u bulduk.Temizliği ve lezzetiye bizden tam puan aldı.Ayrıca kasap olarak da hizmet veriyorlar yolunuz buralara düşer ise İzmir yolu üzerindeki kimyona uğramadan  geçmeyin derim.



8 Ekim 2012 Pazartesi

DÜN GİBİ

Yeni eğitim ve öğretim yılımız hızlı bir şekilde başladı. Sevgili eşim hazır işlerim biraz hafiflemişken bir üniversite daha bitireyim diyerek yeniden öğrenci oldu.Böylelikle evimizin öğrenci sayısı üçe çıkmış oldu.
Akşam olunca tüm öğrenciler ders başına geçiyor.Kızlar babalarını takipte adamceyiz az televizyon izlese hemen başında bitiyorlar. Sanırım bu kış evin keyfini ben süreceğim.Canım hayat hep batuhana mı güzel olacak değilmi ama...
Haftasonu fotoğraf arşivini elden geçirdim.Arada kızlarda bana eşlik etti.Bazı video ve resimlere bakarken gülmekten bayıldık.
Aşağıdaki film dokuz yaşındaki Nazlı kızımın yönetmenliğinde üç yaşındaki İpekli kızımın oyunculuğunda Ordu'daki evimizde çekilmiştir.  




21 Eylül 2012 Cuma

GÖLYAZI

 
 












 
 




 
 
 
 
 
 



Bu günün  görseli sonbahar sarısında Gölyazı Apolyont gölü manzaraları
şarkısı ise bir yorgunluğun ve olgunluğun şarkısı,insanın yüzünde buruk bir tebessüm içinde ince bir sızı bırakan cinsten.
Uğraştım ama ekleyemedim onun için sözlerini yazdım. Üşenmezseniz şayet müzik eşliğinde bakarsanız pişman olmazsınız...

Ah benim sevdalı başım
Ah benim şair telaşım
Ah benim sarhoşluğum
Ah çılgın yüreğim
Sus artık uslandır beni

Kaç okyanus geçtim böyle
Kaç denizde yitip gittim
Kırılmış direkler yırtık yelkenlerle
Kaç seferden yorgun döndüm

Ah benim yaralı ruhum
Ah benim insan kusurum
Ah benim isyanlarım, ah yalnızlıklarım
Gel artık uslandır beni