25 Aralık 2016 Pazar

2016 dökümü

Bir yılı daha devirmeye sayılı günler kaldı. Pek bir umutluydum kendinden üstelik çift rakamların uğruna inanan biri olarak ayrı bir gönül bağı kurmuştum lakin bağrımıza bastık ama taş çıktın. Neyse
olan oldu artık önümüzdeki maçlara bakıcaz artık...

OCAK:
Yıla çekirdek aile olarak kutladığımız yeni yıl akşamının ardından karlı bir ocak ayı ile Bursa'da başladık.Malum evin büyük kızı bu yıl üniversite sınavına gireceği için ailece teyakkuz halindeydik. Arada zıplayan sinirler olur olmaz gerginlikler derken ne dese he diyip geçtik. Yarıyıl tatlinde  bir hafta izin alıp kızlarla keyif yaptım. Evimizin küçüğü İpek kuzusu bir yaş daha büyüdü.

ŞUBAT:
Aylar içinde en sevmediğim aydır kendisi. Bu yıl beni şaşırt ve geç git dedim kendine ama yine bombalar yine masum insanlar...

MART:
Kış ışığının ardından baharın ilk ayı. Kırılan herşeye karşı umuda yolculuk başlasın yine yeniden. Doğa bize ne güzel anlatıyor kışın sonu hep bahardır. Umutla doluyum tuhaf bir şekilde. Güzel ezgiler seçiyorum perdeleri sonuna kadar açıyorum. Mis gibi yağmurlar yağıyor. İlk sınavı atlatıyoruz kendi adımıza mutluyuz ama gündem yine kara

NİSAN:
Doğa uyanmış her yer yeşile çiçeğe bürünmüş hava dersen limonata tadında. Haftasonları fotoğraf makinamızı alıp şehrimizde turist olmuşuz. Tayinimizin çıkma olasılığı gündeme gelmiş canımız sıkılmaya başlamış yapacak bir şey yok bekleyip göreceğiz.

MAYIS:  
Belirsizlik ciddi anlamda yormuş bizi. Kafamız karışık bir geriliyor bir duruluyoruz. Hıdrelezi boş geçmemişiz kızlarla gül dibinde eşelenip dileklerimizi bırakmışız. Evin büyük kızı liseden mezun olmuş o kepini havaya attarken babasıyla ne çabuk geçti zaman diye bulutlanmışız. Evimizin erkeği bir haftalık yurtdışı gezisine gitmiş. Akşamları can sıkıntısından Game of Thronse izlemeye başlamışım. Bir haftada tüm sezonları bitirince rüyamda bile Lenister'ları  görmüşüm.

HAZİRAN:
Bunaltıcı sıcaklar, gıcık bir belirsizlik Haziranın ilk günlerini kaplamış. Sonrasında İstanbu'la tayinimiz çıkmış üzgünüz ve de gergin. İlk şoktan sonra durumu kabullenme kısmına atlamışız. Çok şükür sınav iyi geçmiş. Keyfimiz yerine gelmiş. İpek kuzusunu İzmir'e voleybol turnuvasına yolculamışız.

TEMMUZ:
İpek kızımızı İzmir'den alıp bayram tatilini geçirmek için Kemer'e gitmişiz. Geniş bir arkadaş grubuyla yapmadığımız bir şeyi yapıp en kalabalık zamanda bir tatil köyünde buluşmuşuz. Tatlı bir motivasyonla gelmiş hasret gidermişiz ama gelgelelim animasyonlu şezlong kapmalı yemek sıralı tatil bize göre değilmiş anladık.
Ayın ikinci yarısı malum kabus dolu günler...
Yazacak nice şey var aslında ama umudumu zedeler diye yazmıyorum. Ben umudumu korumaya çabalıyorum. Çünkü korumazsam yaşama sevincimi kaybetmekten korkarım acıyı derinden hisseden kalbim atmaktan vazgeçermi diye endişelenip umuda sarılıyorum.

AĞUSTOS:
Yavaş yavaş evi toplamaya başlamışız. Kızımız İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesini kazanmış. Mutluyuz. Hep birlikte İstanbul günlerimiz başlamış.

EYLÜL:
Yeni şehre yeni eve yeni işe yeni okula alışmayla geçen günler. Hepimiz zorlanmışız ama çaresi yok. Kısa bir yolculuk yapıp bağbozumu için Elazığ'a gidip gelmişim. Üzüm toplayıp şarap ve  pekmez yapmışım iyi gelmiş bana daha bir yenilenmişim.

EKİM:
Hep Bursa'yı özlemişiz. Meğer ne çok alışmışız farkında olmadan. Sonbahar iyiden iyiye hissettirmiş kendini. Sevdiğim mevsimin bile farkına varmamışım. Üzgünüm, çocukluğumun gençliğimin her anısında olan halamı zamansız kaybetmiş, biraz daha eksilmişim.

KASIM:
Evlilik yıldönümümüzü kutlamışız.Acısıyla tatlısıyla 20 koca yılı birlikte devirmişiz. Yavaş yavaş İstanbul'a alışmaya başlamışız. İpek kızımla şehri keşfetmeye başlamışız. Evin üniversitelisi Bursa'ya arkadaşlarıyla buluşmaya gitmiş.

ARALIK:
En sevdiğim ay gelip çattı işte. Ayın ilk günlerinde yıllardır blog arkadaşlığı yaptığım  Laleninbahçesi ve macerakitabim ile keyifli bir kahvaltıda buluşup tanıştık. 

  Bu yılı yurtdışı gezisi yapmadan bitirmek olmasın hem de bu kadar olaydan sonra kendimize küçücük bir moral olması babında iki günlük Trieste/Venedik gezisi yaptık. Kısa ama eğlenceli bir gezi oldu.

Genel hatlarıyla yılın dökümü böyle. Kitap okuma ve blog yazılarım için çok verimsiz bir yıl oldu ama allahtan üç yıldır ajandamı günlük gibi tutmam bir nebzede olsa  yüreğime su serpmekte.
Geçip gidiyor işte bir yıl daha. Haydi 2017 sağlıkla  sevgiyle huzurla barışla ağız tadıyla hoşgörüyle dürüstlükle erdemle sabırla gel. Gözlerimiz yolda kulağımız seste...




12 Aralık 2016 Pazartesi

GÜL DURURKEN DİKENLERİ DERME GÜZEL NE OLURSUN...



Evet ben bir yazar değilim sonuçta, sadece kendi kişisel tarihimi kayıt altına almak ve ileride annemle babam ne yapmışlar ne düşünmüşler birlikte neleri paylaşmışız diyecek kızlarıma yazılı bir şeyler kalsın diye yola çıktığım bir serüven güncesi burası.

Bu alan benim özgür alanım. Yazarım yazmam, sonra gelir tekrar yazarım, kime ne diyeceğim bir yer onun için hiç kendimi kasmadan canım ne istiyorsa yada nasıl cümle kurmak istiyorsam öyle yazmaya devam edeceğim.

2016 sahneden çekilmeye başladı gelen yıl giden yılı aratmasın diyeceğim ama bu yıl sanırım hepimiz için "Allah aşkına bir git ya" dedirtecek kadar oldu.


Üzüldük şaşırdık kırıldık yandık kavrulduk ama bu arada da ne olacaksa oldu. Sen ne yaparsan yap olanlar oluyor ya ondan ibaret hani. Onun içindir ki benim öyle kesin kesin karalarım kalmadı...
Umursamaz mı diyorsun duyarsız mı diyorsun bencil mi diyorsun vallahi hiç umurumda olmayacak artık. Payımıza düşeni yaşayacağız ama acı ama tatlı...

Mutluluk da mutsuzluk da bulaşıcıdır. Kendi adıma birçok kez deneyimlemişimdir. Onun için çevremde mutsuzluk mu var hemen kaçmak istiyorum oradan. Yakınan sızlanan biri mi var arkama bakmadan sıvışıyorum.

Ruhumuza iyi gelenler belli okumak yazmak ve gezmek birde müzik dinlemek...

Doğrudur yada değildir biz izole edilmiş bir hayatı tercih ediyoruz artık.  

Ben kendi adıma bu yılı bu hislerle kapatacağım...
  












23 Kasım 2016 Çarşamba

AÇIK BIRAK PENCERENİ

Herşey 6 haziran 2016 da başladı. Tamam zor bir yıl olacağını biliyorduk ama bu kadarını da beklemiyorduk açıkçası. Zorluk dediğimiz evimizin büyük kızının üniversite sınavıydı iki yıldır ciddi bir emek harcamış onunla beraber hepimiz bu hengamenin içinde payımıza düşeni fazlasıyla yaşamıştık. O kadar ki bu yılın hiç bir küçük tatiline bir program yapmadık. Tüm planları sınav sonrasına erteledik. Yani bütün gündemimiz sınavdı.

Sonra başta söylediğim herşeyin başlangıç tarihi olan 6 haziran da birdenbire işin içine tayin hikayesi giriverdi.

Ve bu tayin  bizim hiç bir koşulda tercih etmeyeceğimiz,  hatta bir parçada korktuğumuz İstanbul olunca haliyle hem şok olduk hem de gerim gerim gerildik. Bursa'dan emekli olmayı düşünürken nerden çıktı şimdi  bu İstanbul, hem niye biz, ne yaparız, nasıl taşınırız, İpeğin okulu ne olacak, ya voleybolu...

Tek derdimiz üniversite sınavıyken al sana istemediğin kadar çok bilinmeyenli denklem. Bu kadarla bitti mi hayır üstüne birde ülke gündeminin sıkıntıları hadi çık çıkabilirsen işin içinden.... 

Hayatımız bir anda belirsiz bir eksene doğru kaymış oldu. Belirsizlik bir insanın yaşayacağı en zor sınavlardan biri bunu biz çok iyi biliriz ama bu seferki bizi bir tık daha yordu ve yıprattı.

Sıcak bir yazı stresli ve moralsiz geçirdik. Hayatımızın yeni hali  Nazlı kızımızın sınav sonucuyla şekillenmeye başladı. Kızımız İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesini kazanınca bir nevi onun üzerinden yeni bir hayat kurmaya heveslendik. Gerçi kendisi "ben bunu hiç hayal etmemiştim aile yanında üniversite okunur mu hiç" diye cümleler kurmadı da değil hani... 

Yavaş yavaş her şey yoluna girmeye başlıyordu. Kızların okul işi tamam ev işi tamam benim tayin işim de olunca Eylül ortasında İstanbul'a taşındık.
Yerleşme, çevreyi tanıma büyükşehire alışma derken anca kendimize geliyoruz.


Tabii bu arada sonbahar da koşar adım geçip gidiyor hayatımızdan ve ben anladım ki insanın keyfi yerinde olmayınca mevsimlerinde hiç bir anlamı olmuyormuş. Bu sonbahar benim için yaşanmamış gibi oldu ama olsun kışı ve yeniyıl ruhunu elimden kaçırmaya niyetim yok.Kimbilir belki ufukta küçük bir seyahat planı bile vardır...