Uzun zamandan beri gitmek istediğimiz ama bir türlü fırsat bulamadığımız Hatay gezisini bu yılın Mayıs ayında gerçekleştirdik. Yanımızda Bursa'daki kazanımlarımız olan dostlarımızla adım adım dolaştığımız bu şehri biz çok sevdik.
Her ne kadar sınır bölgelerinin gergin ve karmaşık duygularının inceden inceye hissedildiği şu günlerde tedirginlik olsa da onca medeniyete kucak açan kadim topraklar bunun da üstesinden gelecektir.
Hatay şehir merkezi yani Antakya gezimiz Mozaik Müzesi ile başladı .Başladık başlamasına ama müze taşınacağı için sadece yüzde onluk bölümü ziyarete açıktı. Neyse ki müzenin en önemli eseri olan ve en çok görmek istediğimiz Antakya Lahdi tüm ihtişamı ile sergilenmekteydi. Önünde uzun uzun durup hayranlıkla ayrıntılarını hafızama kazımak istedim.
İçinden nehir geçen şehirler ayrı bir güzeldir. Antakya'yı da Asi Nehri ikiye ayırıyor ama ne yazıkki asiliği sadece isminde kalmış gibi lakin akan su miktarı bir hayli azdı.
Hoşgörü şehri Antakya tüm dinlere ait ibadethaneleri, daracık sürprizli taş sokakları, dışarıdan bakıldığında sadece ev sandığınız ama kafanızı kapısından uzattığınızda muhteşem bir avluyla karşılaştığınız güzelim konaklarıyla gezilesi görülesi bir şehir.
Bu gezi birazda lezzet turuydu aslında. Hatay mutfağını anlatmaya gerek yok sanırım. Tepsi kebabı, mezeleri ,baharatları, salataları , künefesi hepsi birbirinden
şahaneydi.
Birde esnafı varki bahsetmeden geçmek imkansız. Çarşısından lokantasından cafesinden her nereye girerseniz samimiyetle ağırlanan bir misafir olduğunuzu hissediyorsunuz.
İki günlük gezi sonunda hafızamızda güzel anılar damağımızda muhteşem tatlarla Antakya'dan ayrıldık.
2 yorum:
güzel fotolar, insanın gidesi geliyor...
hobi dünyasına yapmış olduğumuz giriş sonucu bu kez kahveler dışında duvardaki pano bir başka sempatik geldi.Reyhan bir ara marangozada gitsek!
Yorum Gönder