Gezme işleri başladıysa yerleşme işleri tamam diyen ey faniler bilin ki bu bünye öyle bir hale geldiki yapılacak yığınla iş dururken aman boşver hallederizlere vurup hem misafir ağırladı hem de gezdi tozdu.
Bayramı cümbür cemaat geçirip herkesi yerli yerine yolculadıktan sonra çekirdek aile kısa metraj çevre gezilerine devam etti.Tabii bu arada bayram tatilinin arkasına üç gün izin takıldı.Bu yıl izinlerimin çoğunu sınav yüzünden heba etmemden dolayı yılsonuna kadar topu topu dokuz günden gayrı izin mizin de kalmadı.
Gelelim gezi notlarına
Rotamız Mudanya ve hemen yanıbaşındaki Trilye yada yeni adıyla Zeytinbağı.
Sabah kahvaltının ardından yola çıktık.Yaklaşık yarım saatlik keyifli bir yolculuk sonunda Mudanya'ya vardık. Önce ağzında zeytin dalı olan büyükçe bir beyaz güvercin heykelinin hemen karşısındaki Mudanya Mütareke Evi Müzesini gezdik.Bu tarihi yalı Kurtuluş savaşını zaferle bitiren tarihi anlaşmaya katılan tarafların hararetli görüşmelerine sahne olmuş. Genel anlamda iyi korunmuş izlenimi versede evin ikinci katını görmek istememize rağmen "binanın statik olarak yeterli sağlamlıkta olmadığı" beyanıyla bu isteğimiz reddedildi.
Müzenin hemen yan tarafında ve deniz kıyısında bulunan eski ahşap evlerin bir kısmı balık lokantası olarak hizmet veriyor.
Sahilden iç taraflara doğru çıktıkça Mudanya daha bir güzelleşti.Eski ahşap evlerin bulunduğu Rum Mahallesi Piçiretu adlı bir İtalyan mühendis tarafından planlanmış.Daracık arnavut kaldırımlı mahallenin neresinden baksanız denizi görüyorsunuz.
Biz gezi öncesi nereleri gezeceğimiz hakkında araştırma yapıyoruz.Biliyoruz ki bizim ülkemizde şehirle ilgili bir harita bir broşür yada bilgilendirilecek herhangi bir vasıta bulmak çok zor yada imkansız.Bunu geçtik yurdum insanı iki sokak üstünde ne olduğunu bilmemekte hatta merak bile etmemekte.Bu tecrübeyi bugünkü gezimizde de
Tahirpaşa Konağı'nı araken yaşamış olduk.Konak 18 yy.konaklarının en güzel örneklerinden biri.1985 yılında restore edilmiş.Vitrayları bitki ve geometrik tavan süslemeleri ender örnekler arasında.Şu anda Kütüphane olarak hizmet vermekte.
Gezi molasını şehir içinde bir parkta verdik.Sokak aralarında yürürken kaldırımlarda satılan şeftali incir ve armutlardan bir ara öğün oluşturup sularını akıta akıta yedik.
Mudanyadan çıkıp zeytin ağaçlarının arasından kıvrıla kıvrıla giden 10-15 dakikalık muhteşem manzaralı yolun sonunda Trilye'ye vardık.
1300'lü yıllarda Osmanlı egemenliğine geçmiş Rumların büyük çoğunlukla yaşadığı zengin bir yerleşim yeriymiş.Özellikle Zeytin ve zeytinyağı dünyaca tanınmıştır.Öyleki Osmanlı döneminde sadrazamlar yabancı Büyükelçiliklere verilecek davetlerde konuklardan ne yiyeceklerine dair bir liste istermiş.Bu listenin iki vazgeçilmeyeni Türk Rakısı ve Trilye Zeytini imiş.
Trilye gezisine şehrin balkonu gibi duran tarihi Çamlı Kahveden başladık.Bu tür yerlerde manzara satar çayı kahvesi iyi olmaz diye genel bir kanımız olsada gelen kahvenin ardından içtiğimiz çayın tadı damağımızda kaldı.Fiyatlarda şaşırtıcı şekilde ucuzdu.
Kahveden aşağı doğru indikçe Bizans Rum mimari tarzında evlere hayran hayran bakıp hedefimiz olan Taş Mektebe doğru ilerledik.İhtişamı karşısında şaşırıp bakımsızlığı karşısında kahrolurken tarihe nasıl sahip çıkılır geyikleri yapmaktan geri kalmadık.
Sahile inene kadar yolumuzun üstünde Eski bir kilise binası olan Dündar Evi, 610-850 yıllarından kalan kiliseyi (bugün Fatih Camii) tarihi evleri geze geze şehir turunu tamamladık.
Sahilde şirin balık lokantaları ve genişçe bir yürüyüş alanı var.Sahilin hemen bitiminde sıcak ve şık bir ortamda özel tasarım mobilyalarla çok zevkli döşenmiş bir butik otel olan Trilyalı Otel şehrin dokusuna çok yakışmış.Hemen önünde bulunan Kızdenizi Cafe'de içeceğinizi yudumlarken güneşin batışını izleyebilirsiniz.
Ne alınır derseniz zeytin ve zeytinyağı derim.Trilye zeytini sofralık zeytinler içinde "Yeryüzünün En İyisi"olarak tanımlanmış.
Gezdik gördük tarihe not edip yeni gezilerde buluşmak dileği ile haydi resimlere bakalım...
2 yorum:
Bir zamanlar ne çok giderdik o taraflara...Apolyont gölünü de görün mutlaka ama sanırım ismini değiştirmişler niyeyse...Ama Trilye'ye gitmedim hi. Hep kıyısından köşesinden dönmüşüz. Melekler Adasında
görünce çok beğenmiştim.
Yıllar önce Küçük kızım Mudanya Kızılay yaz kampında kalmıştı,biz de o'nu almak için gitmiştik .Çok beğenmiştim doğasına ve tarihi önemine.Zeytini bol bölgedenim ama Tirilye zeytinin ünü başka...Fotoğraflarla yeniden gezmiş oldum,teşekkürler.Selam ve sevgiler.
Yorum Gönder